Malumunuz; Beşiktaş-Galatasaray derbisi çıkan saha olayları nedeniyle yarıda kaldı. Maçta duraklama dakikaları oynandığı sırada tribünlerden atlayarak sahaya giren Beşiktaşlı taraftarlar oyunun tatil edilmesine yol açarken; siyah-beyazlı kulübü hem maddi hem de manevi açıdan oldukça güç durumlara soktu. Bir teoriye göre; sahaya girenlerin maksatlı olarak Olimpiyat Stadı’na geldikleri ve Beşiktaş’a ceza aldırmak için olay çıkardıkları ileri sürülüyor. İddiaya göre; bu grup ‘Gezi olayları’ sırasında en çok direniş gösteren topluluklardan biri olan Beşiktaş kulübü taraftarının arasına sızıp, bilerek olay çıkardı ve taraftar içinde bölünmeye yol açtı. Bir diğer teoriye göre ise; olay çıkaranların herhangi bir siyasi organizasyonla yakından ya da uzaktan bağlantısı yok. Mağlubiyet nedeniyle öfke patlaması yaşayan Beşiktaşlı taraftarlar münferit olarak sahaya daldı, sürü psikolojisi nedeniyle sahaya girip taşkınlık yapanların da önü kesilemedi... Şimdilik bu komplo teorilerini bir kenara bırakıp, resmi makamlar tarafından yapılan üzüntü verici açıklamaların bir analizini yapalım...
Açıklama İçişleri Bakanı Muammer Güler’e ait. Güler şöyle diyor: “Daha önce müsabakalardan men edilen 4 bin 582 taraftardan 2 bin 100’ü karakola gelip, atmaları gereken imzayı atmıyor.” Bir diğer açıklama ise Gençlik Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan’a ait... Baykan’ın ifadeleri de şu şekilde: “Karşılaşma öncesi on kapı kırıldı ve içeriye biletsiz girildi. Ayrıca sekiz turnike de holiganlar tarafından kullanılamaz hale getirildi.”
İçişleri Bakanı’nın ifadesine göre bir holigan, hukuki yükümlülüklerini yerine getirmiyorsa bunun adaletini sağlama görevi kime aittir? Hukuki yükümlülüğünü yerine getirmemiş bir holigan, hiçbir şey olmamış gibi yeniden maça gidebiliyorsa bunun adaletini sağlama görevi kime aittir?
Gençlik Spor Genel Müdürü’nün ifadesine göre taraftarların bir stada yasal olmayan yollardan girmesi normal midir? Yasal olmayan yollardan içeriye girerek, stada kapasitesinden fazla insan almak güvenlik tehdidi yaratmaz mı? Güvenlik riski had safhada olan bir karşılaşmanın başlamasına engel olmamak; sorumluluk sahibi olan kişilerin sorumluluktan kaçması manasına gelmez mi?
Tüm bunlar bir kenara... Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman’ın açıklamalarına bir bakalım... Orman da şöyle diyor: “Gerekli olan cezayı gördük. Kulüp olarak daha fazla ceza göreceğimize inanmıyorum.” Fikret Orman aslında şunu demek istiyor: “Biz itibar kaybına uğradık. Bize disiplin talimatlarının ihlal edilmesi gerekçesiyle ceza verilmesi haksızlık olur.” Yarıda kalan bir maç var ve ister altından ister üstünden, ister sağından ister solundan bakın bunun bir cezai karşılığı olması lazım. Ama Orman’a göre Beşiktaş kulübünün bu olayda bir sorumluluğu yok. Oh ne âlâ!..
Resmi makamların durum tespiti yapıp, sorumluluk üstlenmediği; mağdurun değil suçu işleyenin zeytinyağı gibi üste çıktığı bir toplumda yaşamaktan artık yorulduk. Niye kimse hatasını kabullenip bunu telafi etmek yerine suçu başkasına atıyor? Ve bu ne zamandan beri hepimizin ortak bir tavrı oldu?
Evet artık açıklamanın zamanı geldi... Kimse üzerine düşen sorumluluğu almıyorsa; Kara Murat benim... Belki arkamdan başka Kara Murat’lar gelir...