İtiraf etmeliyim ki başlığım yüksek oranda ironi içeriyor. Bunu ilk başta söylememin her ne kadar doğru olmadığını düşünsem de, tepki çekmek istemedim açıkçası. İşbu başlığa gelince…
Yılların tecrübesi Fatih Terim, geçerli ya da geçersiz birkaç nedenden dolayı Galatasaray’dan yollandı. Peki bu adam kaç sene çalıştı Galatasaray için? Dört sene üst üste şampiyon takımını şampiyon yaptı, o da yetmedi bir de UEFA’yı kazandı, bir sene Fenerbahçe şampiyon oldu, hop Fatih Terim kovuldu. Baktılar ki takımda iş yok, eski dosttan düşman olmaz “Abi sen bir gelsen?” dediler, geldi ama çok başarılı olamadı bu sefer de. “Görüşmek üzere” dendi Terim gene gitti. Birkaç şampiyonluk sonra baktılar takım kötü, önce yönetim gitti sonra yenisi, “düşmanımın düşmanı dostumdur” politikasıyla geri getirdi Fatih Terim’i. Böylece Fatih terim 3. dönemine başladı. İki sene üst üste şampiyon yaptı takımı, herhalde şampiyonluğu az buldular ki gene gönderdiler. Türkiye’nin bana göre tartışmasız en iyi teknik direktörü Galatasaray’da aralıklarla dokuz sene çalışmış oldu. Peki bu kadar ulusal başarılara imza atan ve Türkiye’ye bir ilk yaşatan bir teknik adama bunu reva görmek normal mi? Doğru mu?
Bir de İngiltere’ye bakalım isterseniz. Ferguson 27 yıl boyunca takımın başında kaldı. Her sene şampiyon olamadı, bazı seneler felaket derecede sonuçlar aldı ancak İngilizlerin azmi ve istikrarı gelin görün ki bizi yendi. Şimdi Manchester United’la bizim takımlarımız arasındaki farka bakın. Sanırım istikrar bizim için çok fazla. İki sene üst üste şampiyon yaparsanız kovulursunuz, yapamazsanız anlaşmanız fes edilir. Ama korkmanıza gerek yok zaten değişimi çok sevdiğimiz için en fazla dört seneye tekrar sizi buyur ederler.
Tabii ki futbolumuzun tek sorunu bu diyemeyiz ama gene de sanki en büyük hatalarımızdan biri değişimi sevmemiz. Mancini’ye bile veda törenini şimdiden hazırlayabiliriz belki. 27 sene kalacak değil ya? Üç sene yeter işte, sonra buluruz başkasını. Aslında değişim karşıtı değilim, değişim iyi bir şeydir. Ancak madem öyleyse neden futbolumuz değişimin en ön planda olduğu ülkede hala değişmiyor, işte bunu merak ediyorum.
Her neyse daha fazla yazımın da içeriği deiğişmeden sonlandırayım köşeyi. Gene de benim hâlâ umudum var aslında. Değişimin olacağı yerde ne olacağı belli olmaz, belki bir gün iyiye doğru değişiriz. Belki Gökten üç elma düşer: biri Türk futboluna, biri değişene, biri de değiştirene. Hayırlısı…
Cumhuriyet Bayramı’nız kutlu olsun.