Kurban Bayramı tatilinin rehaveti üstümüzden gitmeden 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı yaklaştı. Yarım iş günü olan pazartesiyi ‘köprü’ yapanlar, kendilerine dört günlük bir tatil olanağı daha yarattılar. Kostüm, kravat işe giden genç CEO’lar, öğle paydosu çalar çalmaz, sırt çantalarındaki spor kıyafetleri giyip, sokakta kendilerini bekleyen arkadaşlarıyla ‘vınn’ tatile koştular.
Önceleri bu yaklaşıma ‘biraz’ kızıyordum. Önlerinde bütün bir yaşam var. Nedir bu acele? Şimdi görüşüm 360 derece değişti. Sadece yakın çevremde tanık olduğum gençlerin, günümüz rekabet ortamında, stresin dorukta olduğu ortamlarda, 9.00- 17.00 çalışma saatlerinin çok gerilerde kaldığını gözlemliyorum. İş çıkışı ise olay noktalanmıyor.
Bu nedenle, artık genç neslin yakın/uzak, kısa/uzun her tür tatili değerlendirmelerine çok memnunum. Memnun kalışımın diğer bir nedeni de, bu denli yoğun iş temposuna karşın kendi olanakları ile yola çıkabilmeleri.
***
Kurban Bayramı tatilinde Çin gezisine giden hayli kalabalık, yaş ortalaması ‘70+’ olan grubun oldukça memnun dönmelerine çok sevindim. İnsan ister istemez her olayda kendine bir pay çıkarır. 70 ve ötesi yaşta bir Çin gezisi yapmak aklımın ucundan bile geçmezdi. Çin Seddi’ne ulaşmak için bineceğim teleferikte, sağa baksam başım döner, sola baksam içim kalkar görüşündeydim. Öte yandan her seyahate çıkışımda havaalanlarında rastladığım yaşlı, iki büklüm, tekerlekli iskemledeki Amerikalı turistleri hayranlıkla izlemişimdir. Yaşama azmi ne denli güçlü bir ivme. Diğer yanda İstanbul’daki akrabalarımı düşündüğümde üzülürdüm. Onlar da aynı yaşlardaydı, ancak evde kabuklarına çekilmiş oturuyorlardı. Ve eminim içlerinde yaşam ışığı sönmemişti.
Sözünü edeceğim sistem muhakkak daha önceleri vardı. Ancak Çin gezisinde, ‘Assist’ servisini kullanarak her yerden keyif alan dostları duydukça, yaş veya sağlık durumu ne olursa olsun isteyen herkesin her yere gidebileceğini algılamak, başkaları için de bir başlangıç olabilecek.
***
Geçmiş zamanlarda kimi kız aileleri çeyiz yapmak/ gelinlik almak için yurt dışına giderdi. Tabii dönüş yolunda bavulların kat sayısı artardı.
“Neler var bunlarda” diye soran gümrük memuruna, “ıvır zıvır hediyelikler” şeklinde cevaplardı babalar...
Ne güzel! Farklı anlamda da olsa çeyiz modası geçerliliğini yitirmemiş. Bazı arkadaşlarımızın anlatılarına göre Çin gezisinde ‘çeyiz’ için ipek yorganlar, yorganların yastıklarını yerleştirmek için yeni bavul alınmış. ‘Michael Kors, Prada v.s gibi dükkânlar Kurban Bayramı sonrası kepenklerini indirmişler. Doğal olarak bayanlar, ‘bir bana, bir kızıma, bir gelinime’ çanta aldıkları için, onları yerleştirmek için de üçüncü ama bu kez ‘soft’ bavul edinilmiş.
Buraya kadar harika. Gezi demek, biraz göreceksin, biraz gezeceksin, çokça da ‘ıvır zıvır’ alacaksın.
Helal hoş olsun; bunların da kardeşleri olsun. Amaaa içimde bir burukluk kaldı. “Lolex Lolex” şarkısıyla geri dönen onca dosttan, kimse üstünde rakamları olan bir Lolex bile hediye etmedi.