NEDİM BÜYÜKABOLAFYA
Geçtiğimiz hafta sonu Fenerbahçe Spor Kulübü’nde tarihi bir kongre yaşandı. Benin hatırladığım sonucu en çarpıcı kongresi (tarihini hatırlamıyorum) başrollerini Aziz Yıldırım ve Vefa Küçük’ün paylaştığı ve Aziz Bey’in seçimi bir oyla kazandığı fakat yönetim kurulu olarak Vefa Bey’in listesinin seçildiği kongreydi. Fenerbahçe tüzüğündeki bir maddeye göre başkan ve yönetim kurulu üyeleri ayrı ayrı oylanıyor.
Pazar günkü seçimde benim bakış açıma göre çok ama çok önemliydi. Bir yanda son on dört senenin başkanı, diğer yanda ismini son iki senedir duyuran Türk Futbol Federasyonu eski başkanı.
Aziz Yıldırım her söze başladığında “Ben Fenerbahçe için herşeyi yaparım, ben Fenerbahçe için hapis bile yattım” diyen ve gerçekten hayatını tamamen Fenerbahçe’ye adamış bir başkan. İyi veya kötü Fenerbahçe’nin başarısı için elinden geleni yapan Aziz Bey Fenerbahçe’ye tesisleşme konusunda ciddi yatırımlar yaptı. Aslında Fenerbahçe’ye sağladığı en büyük katkı Fenerium mağzalarıdır. Fenerbahçe’nin forma satışı Avrupalı kulüpleri bile kıskandıracak boyuttadır. Bunlara rağmen üslubu ve ani fevri çıkışları sebebiyle diğer takımlar tarafından pek de sıcak bakılmayan bir başkan olmuştur.
Mehmet Ali Aydınlar ise yirmi altı yıllık Fenerbahçe kongre üyesi olmasına ve sağlık sektöründe hatırı sayılır yatırımlarına rağmen Türkiye kendisini 3 Temmuz’dan sonra tanıdı. Sayın Aydınlar TFF Başkanlığı sırasında önüne sürülen şike dosyasında mümkün olduğu kadar sessiz kaldı. Hem Fenerbahçe tarafında hem diğer kulüpler tarafından hem de Avrupa’dan gelen yoğun baskılara direnç göstererek elinden geldiğince ortada bir karar verip ardından istifa etti. Verdiği karardan hiç kimse memnun olmadı, çünkü şikeyi onaylayamadı; sebep olarak “deliller yeterli değil” dedi. Fenerbahçe’yi UEFA kupalarına yollamadı; sebep olarak “dosya neticelenmedi” dedi.
Seçim sonucundan herkes ümitliydi. Fakat Aziz Yıldırım kazandı. Bu seçim gösterdi ki Fenerbahçe’de Aziz Başkan varsa O kazanır, yoksa desteklediği kazanır. Kısa zamanlı gelecekte bunun değişmeyeceği bu seçim sonucunda ortaya çıktı.
Bu seçim gösterdi ki Aziz Yıldırım Fenerbahçe’nin idolü olmuş durumda. Ve ben bunun ilerleyen günlerde Fenerbahçe’ye ciddi yaralar açacağını düşünüyorum.
Unutmamalıyız ki futbol artık sadece çim sahada oynanan bir spor dalı değil. Turizmiyle, reklamıyla, markasıyla tam anlamıyla bir endüstriye dönüşmüş vaziyette. Bu durumda kulüpleri yönetirken şark kurnazlığına başvurmaktansa daha sistemli daha ileriye yönelik yöntemler seçilmelidir.
Fenerbahçe’deki on birinci Aziz Yıldırım dönemi hayırlı olsun.