Kadıköy’de yine futbolun bayramı vardı geçtiğimiz hafta. Fenerbahçe – Galatasaray derbisi. Eskiden sadece bir taraftar olarak bakabildiğim bu maça artık bir futbolsever gözüyle de bakabildiğim için maç benim açımdan çok daha güzel geçti.
Maçın öncesi, saha içi ve sonrası hepsi birbiriyle birleşik bir tiyatro gibiydi. Bir tarafta Fenerbahçe’nin başında ilk defa Galatasaray derbisine çıkacak Ersun Yanal, diğer tarafta bu tarz birçok maç oynayan Roberto Mancini vardı.
50 bini aşkın Fenerbahçe taraftarı oradaydı, Drogba oradaydı, Kuyt oradaydı… Bana göre tek eksik maçta Galatasaray taraftarının olamayışıydı. Bir takımın taraftarı nasıl o takımı izlemekten mahrum bırakılır bunu hiçbir zaman anlayamadım, anlayabileceğimi de sanmıyorum…
Fenerbahçe’nin maça baskılı başlayacağını düşünüyordum, ancak oyun oldukça dengeli başladı. Pozisyon zenginliği açısından ilk yarıda pek bir şey göremedik. Fenerbahçe lehine verilen penaltı olmasaydı çok sıkıcı ve kapalı bir derbi izleyecek gibiydik. Penaltı olduktan sonra oyun biraz olsun açıldı ve oyuna zevk geldi.
Fenerbahçe maçı 2-0 kazanmasına rağmen bana göre çok güzel bir oyun sergilemedi, maç penaltı golü olmasaydı her türlü sonuca açık bir maç olma yolunda gidebilirdi. Ancak bu tarz maçlarda oyun değil kazanmak çok daha önemli tabi…
Fenerbahçe adına en iyi iki oyuncunun Egemen ve Bruno Alves olduğunu düşünüyorum. Drogba’ya adım attırmayarak Galatasaray’ın hücum gücünü oldukça düşürdüler. Fenerbahçe’de hâlâ bir yaratıcı orta saha eksikliği var. Emre Belözoğlu’nu izliyoruz eski yaratıcı görüntüsünden çok uzak, yaşı da ilerledi, Mehmet Topal orta sahada dün harika bir iş çıkarttı ancak Topal işin sırf defans kısmında başarılı. Cristian Baroni’ye baktığımız zaman ise ben kendi adıma Cristian’ın ofans mı yaptığını yoksa defans mı yaptığını çıkartamıyorum. Efektifliği bu kadar az olan bir orta saha ile Fenerbahçe’nin Galatasaray maçını bu kadar zorlanmadan kazanması beni şaşırttı diyebilirim.
Volkan’ın penaltı kurtarması Fenerbahçe adına maçın en önemli anlarından biriydi. Haftalardır formsuz olan Volkan’ın bu penaltıyla yeniden kendine geleceği inancını taşıyorum. Ersun Yanal ortaya inanan bir ekip çıkarmış. Oynayan da oynamayan da çok istekli Fenerbahçe’de. Ersun Yanal isminin Fenerbahçe’de başarılı olamayacağını düşünüyordum, ancak Ersun Hoca benim gibi birçok kişiyi yanılttı. Fenerbahçelilerin en çok zevk alarak izledikleri sezonlardan birinin bu sezon olduğunu düşünüyorum.
Galatasaray’a bakınca ise işler hiç iyi gitmiyor. Ezeli rakiple oynanan bir maçta düzgün bir atağın olmaması, tek bir korner bile atılamaması Galatasaray’ın kötü durumda olduğunun en önemli göstergesi. Fatih Terim gibi bir ismin sezon ortasında gönderilmesi çok büyük bir yönetim zafiyeti. Roberto Mancini deneyimli hoca, ancak takımı henüz çok iyi tanımadığını düşünüyorum. Aysal yönetimi Fatih Terim kararı ile bu sezon şampiyonluk yarışında olmaktan vazgeçmiştir.
Dilerim bir sonraki derbi iki takımın da taraftarının olduğu, Cristian Baroni gibi ezeli rakibinin formasına saygısızlık yapmayan futbolcuların oynadığı bir maç olur. Maç sonunda ise Sinyor Bartu’nun Galatasaray, Kral Metin’in de Fenerbahçe forması giydiği gibi tüm futbolcular aynı şeyi yapar…