Kel kafalı, kepçe kulaklı, dişlek olan ve üstünde sürekli olarak bir gecelikle dolaşan ‘Mickey Dugan’ adlı çocuğu tanır mısınız? Bu soruya herkes “hayır” yanıtını verir. Oysa Dugan, Mickey Mouse’dan Süperman’e, Red Kit’ten Ten Ten’e kadar tüm çizgi romanların atasıdır. Dünya’da çizgi roman kültürünün ilk kahramanı Mickey Dugan adlı çocuk karakterdir.
Her şey, modern gazeteciliğin kurucusu olarak gösterilen Joseph Pulitzer’in 1883’de, ‘New York World’ gazetesini satın almasıyla başlar. Pulitzer’in, ilerleyen yıllarda rakibi Willi Randolph Hearst’in çıkardığı ‘New York Journal’ gazetesiyle girişeceği amansız rekabet, basın dünyasında bir çok yeniliğin doğuşuna neden olacaktır.
Pulitzer’in, gazetecilik dünyasında en çok ses getiren haberleri hazırlayan yazarı Elisabeth Cochrane’dır. World’da çalışmaya başladığında 23 yaşında olan Cochrane, her biri olay yaratan yazı dizilerinde ‘Nellie Bly’ imzasını kullanır. Nellie, doktorları inandırarak hasta olarak yattığı Blackwell Akıl Hastanesi’nde tanık olduğu korkunç olayları 9 Ekim 1887 tarihli sayısından itibaren, World gazetesindeki yazı dizisinde anlatınca Amerika’da yer yerinden oynar. Nellie Bly’nin tüm okurlar tarafından ilgiyle okunan ve beklenen, her biri ayrı bir serüven tadındaki yazı dizileri, çizgi roman anlayışının doğmasında önemli bir etken olmuştur.
Karikatürist Richard Fenton Outcalt, sevimli çocuk Mickey Dugan’ı ilk önce, 1894 yılında çizdiği ‘Hogan’s Alley’ adlı siyah-beyaz karikatürde bir yan karakter olarak sunar. Hemen söyleyelim ki, Hogan’s Alley, New York’un bir kenar mahallesinin adıdır. Yoksul insanların geçim kavgasını ve kötü yaşam koşullarını bir çocuğun diliyle New York World okurlarına yansıtan Mickey Dugan, gazetenin Pazar ekinde 5 Mayıs 1895 tarihinden itibaren çizgi romana dönüşür. Outcalt, çizgi romanın bu ilk örneğinde, yarattığı karakter Mickey Dugan’ı başrole taşır ama, adını değiştirerek!
Pulitzer, o yıllarda gazetelerde görülmeyen sarı rengi New York World’da kullanmaya kararlıdır. Kimyagerlerin gizli tutulan çalışmalarıyla baskıda kullanılmaya hazır duruma gelen sarı renk ilk kez, Outcalt’ın çizgi karakteri Mickey Duncan’da denenir. Sonuç, son derece başarılıdır! Böylelikle, sarıya boyanan geceliğinden dolayı hem çizgi roman karakteri Duncan’ın, hem de köşesinin adı ‘Yellow Kid’ olarak değiştirilir. Amerika’da ezilen insanların saldırgan ve argo dillini kullanan Yellow Kid, yarım yamalak konuştuğu İngilizceyle de kısa sürede göçmenlerin kahramanı oluverir. İlk çizgi roman kahramanı Yellow Kid, gazetenin tirajını kısa sürede rekor seviyelere taşır.
Bu durum, Pulitzer’in rakibi Hearst’ın hiç hoşuna gitmez. Outcalt’a yüklü miktarda para teklif eden Hearst, Yellow Kid’i gazetesi New York Journal’in Pazar ekine transfer eder. Pulitzer, hiç beklemediği bu kaçırılma olayı karşısında, George Luck adlı karikatüristle anlaşarak, gazetesinde Yellow Kid’i yayınlamaya devam ederken, çizgi romanın telif haklarının kendinde olduğu iddiasıyla da rakibi Hearst’i mahkemeye verir. Hakim, Outcalt’in yarattığı karakterin Journal’e geçmesini onaylar ama Yellow Kid adıyla kullanımını Pulitzer’e verir. Böylelikle, New York’un iki ünlü gazetesi arasında her Pazar, sarı gecelikli bir çocuğun başrolü oynadığı çizgi roman savaşı başlamış olur. Bu rekabet, Outcalt’in 1898’de, Journal gazetesinden ayrılmasına kadar sürecektir.
Pulitzer ve Hearst arasında yaşanan bu olay yüzünden, gazetelerine ‘Sarı Basın’ (Yellow Press) adı takılır. Sarı gecelikli ilk çizgi roman kahramanından doğan bu ad, bundan böyle gazetecilik alanında dünyanın pek çok ülkesinde kullanılacaktır!
Jules Verne’nin ‘Aya Seyahat’ adlı romanının gerçek olduğu 20 Temmuz 1969’dan yıllar önce, Pulitzer’in yazı dizileriyle olay yaratan yazarı Nellie Bly, ünlü Fransız serüven yazarının ‘80 Günde Devrialem’ romanındaki dünya turunu gerçekleştirir. 1889 yılının Kasım ayında siyah bavulu ve karolu uzun mantosuyla yola çıkan Bly, seyahat esnasında hayranı olduğu Jules Verne ile Fransa’da tanışacak ve birlikte yemek yiyecektir.
Nellie Bly, 80 Günde Devrialem’i tamamlayıp, dünya turunda yaşadıklarını World gazetesinde yazı dizisi olarak yayınlamaya başlarken Pulitzer, eşinin ve arkadaşlarının sözünü dinler ve sorunlardan uzaklaşmak amacıyla bir seyahate çıkar. 1890 yılının Ocak ayında başlayan bu yolculuk esnasında karısı Kate’i Paris’te bırakan ünlü gazeteci, özel sekreteri Ponsonby ile Yunanistan’a, oradan da İstanbul’a gelir…
İstanbul limanında, bir gün, geminin güvertesinden kente bakarken şunu söyler Pulitzer: ”Hayret! Hava neden aniden karardı böyle?”…
Ponsoby şaşkındır, çünkü vakit akşam olmadığı gibi gökyüzünde kara bulutlar da yoktur. Yanıt verir: “Hiç karanlık değil ki!..
Pulitzer’in bu sözlere karşılığı son derece hüzünlüdür: ”Şu anda benim için her şey karanlık…”
Gazetecilik tarihinin ünlü ismi Joseph Pulitzer, uzun yıllardır çektiği retina yırtılması hastalığının son durağı olan körlüğe ilk adımı İstanbul’da atacaktır!
Yellow Kid’den, sarı gecelikli çocuktan söz ettik, ilk çizgi roman kahramanının öyküsünü anlattık ama, Pulitzer onun ne kel kafasını, ne kepçe kulağını, ne dişlek gülüşünü, ne de sarı geceliğini göremediğini sona bıraktık…
Karikatüris Outcault, Pulitzer’in yanından ayrılıp, rakip gazeteye geçince, Yellow Kid’de bir değişiklik yapar. Pulitzer’in World gazetesindeyken, konuşma metinleri Yellow Kid’in sarı geceliğinin üstüne yazılıdır. Yeni gazetesi Journal’de ise, çizgi romanda bir ilke daha imza atar ve konuşma balonlarını kullanmaya başlar.
İstanbul Oyuncak Müzesi’ne gelenler, Pulitzer’in yayınlanışından beş yıl önce kör olmaya başlaması nedeniyle göremediği Yellow Kid’in, son derece ender bulunan oyuncağını görebilirler. Oyuncağın üstünde yazılar olduğu dikkatli gözlerden kaçmayacaktır. Çünkü Yellow Kid’in sergilenen oyuncağı 1895, yani Pulitzer’in World gazetesinde yayınlandığı yıla aittir!
Joseph Pulitzer’in kör olduğunu öğrendiği İstanbul’da, onun hayatımıza kattığı yeniliklerden birinin ilk örneğini herkes görebiliyor!
Sahi, İstanbul Oyuncak Müzesi’nin insanlara, kente ve ülkeye kattığı zenginliği hala anlayamayan var mı?