Sözü dolandırmadan söyleyeyim: Düşüncelerimi değiştirmekten hiç korkmuyorum! Doğrusu bu konuda, bir başkasının hakkımda doğabilecek olumsuz düşünceleri de umurumda değil. Şöyle ki: Geçmişte söylediklerimin tersini bu gün çok farklı bir biçimde dile getirebilirim. Uzun yıllar önce yazdığım bir denemede ele aldığım bir konuya, tümüyle karşıt bir görüşle yaklaşabilirim
Sözü dolandırmadan söyleyeyim: Düşüncelerimi değiştirmekten hiç korkmuyorum! Doğrusu bu konuda, bir başkasının hakkımda doğabilecek olumsuz düşünceleri de umurumda değil.
Şöyle ki: Geçmişte söylediklerimin tersini bu gün çok farklı bir biçimde dile getirebilirim. Uzun yıllar önce yazdığım bir denemede ele aldığım bir konuya, tümüyle karşıt bir görüşle yaklaşabilirim. Bir düşünceyi her zaman bu doğrudur diye belleyeceğim, onu ömür boyu savunacağım diye bir kaygım da yok. Çünkü ben, bilinçli ya da bilinç dışı, çeşitli olaylar ve etkileşimler nedeniyle sürekli değişiyorum! Yaşantımdan bir bir eksilen günlere karşın, çoğalan bilgilerim, deneyimlerim, birikimlerim, izlerini beynimde ve yüreğimde taşıdığım yaşanmışlıklarım var. Bunlar bir şekilde beni olumlu ya da olumsuz yönde etkilediği gibi düşüncelerimin oluşmasında, onların gelişmesinde doğrudan etkin olmaktadırlar.
Özellikle soyut kavramlar üstüne söyleyeceklerimizin, yere, zamana ve duygusal etkilenmelere göre değişebilmesini doğal karşılıyorum. Diyelim ki bir söyleşide ya da bir yazımda mutluluktan söz ediyorum. Yıllar önce bu duygunun oluşması için kendimce sıraladığım kimi unsurlarda, yaşım ilerledikçe ya da hayattan beklentilerim değiştikçe, önceliklerin sırasında da farklılıklar olduğunu görebiliyorum. Aynı şekilde sevgi üstüne konuşuyorsak, okuduklarım bir yana, bu konudaki yaşadığım deneyimlerin, görüşlerimi yansıtmamda doğrudan etken olması kaçınılmazdır. Benzer kavramlar için de söyleyeceklerim farklı olmayacaktır.
Heraklietos’un şu sözlerini sıkça duyarız: “Aynı ırmakta iki kez yıkanılmaz.” Bence aynı ırmağa yıkanmak için sürekli girebiliriz, ancak aynı suda bir kez bile yıkanamayız! Irmak yatağında aktığı sürece, içinde bulunduğumuz su her an değişecektir. Tıpkı yaşam gibi… Eksilenler, çoğalanlar, yitirilenler…
Ünlü düşünürün benzer sözlerini Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dizelerinde de görebiliriz: “Bilirim kimse içemez / Üst üste aynı pınardan” Çünkü su sürekli akmakta, her an yenilenmektedir.
Aslında görmezlikten gelsek, dile getirmesek de, değişim kaçınılmaz! Doğa yasaları her zaman ve koşulda egemenliğini koruyacaktır. Bu yüzden her şey bir değişim içindeyken, ben kendimi ömür boyu düşüncelerimin katı bir bekçisi olarak nasıl görebilirim?
Konfüçyüs, yalnızca en akıllı ve en aptal insanların hiçbir zaman değişmeyeceğini söyler. Ben kendimi bu iki sınıfın içinde görmediğime göre, davranış ve görüşlerimde yaptığım her türlü değişiklik için, bir haklılık payı çıkarabileceğimi düşünüyorum.
Bu denli esneklik de çok değil mi diyenlere, son olarak şunu söyleyebilirim:
Ödün veremeyeceğim, değişmesini kesinlikle istemediğim tek şey, insan ilişkilerindeki sıcaklık ile toplumları ayakta tutan erdemsel yaklaşımlardır. Gerek kendim, gerekse başkaları için…