Mikets peraşasının sonunda gördüğümüz Yeuda karakteri ile Vayigaş peraşasının başında karşımıza çıkan Yeuda karakteri birbirinin zıttı gibidir. Mikets peraşasının sonunda kaderine razı gelmiş bir Yeuda vardır. Kadeh Binyamin’in çuvalından çıkınca önce şaşırmış sonra olaya razı gelmiş bir görüntü çizer. Hatta bu kişinin ölümü hak ettiğini ve cezasının verileceğini belirtmekten geri kalmaz. Hâlbuki Yosef bu durumda ‘asil’ gibi görünen bir davranış sergiler. Sadece suçlu görünen kişiyi köle olarak alacağını belirtir. Diğerlerini “baba evine barış içinde gidin” sözleri ile uğurlar. Mikets böyle biter. Ama Vayigaş başladığı anda karşımızda kesilmeyi bekleyen kuzu görüntüsünde Yeuda yoktur. Aksine avını parçalamaya hazırlanan bir aslan haline dönüşmüş Yeuda vardır. Gizemli Mısır yöneticisinin önünde hayatını riske etmektedir. Ama dimdik karşısına dikilmektedir. Hatta Baal Aturim’e göre peraşamızın ilk sözleri olan “vayigaş elav Yeuda – Ve Yeuda ona yaklaştı” sözcüklerinin son harfleri ‘şave’ kelimesini meydana getirirler. Şave eşit anlamına gelir. Yeuda kendini Mısır’ın iki numaralı adamı ile eşit olarak görmektedir. Amaç önünde duran adam kim olursa olsun yıllar önce işlenen günahın tekrarlanmaması ve kardeşlerinin bu adamın elinde bırakılmamasıdır. Burada anlaşılmayan soru Alşih adlı kaynak tarafından sorulmaktadır. Bir yanda kuzu gibi diğer yanda aslan gibi bir Yeuda. Bu ani değişikliğin nedeni ne olabilir?
Yeuda başlarına gelen olayların tümünü yıllar önce Yosef’in satılmasıyla ilgili olarak işledikleri günaha bağlamaktadır. Olaya bütün kardeşler dâhil olduğundan toplu köleliği hep beraber kabul etmeye hazırdırlar. Ancak bu durumda köle olarak kalması istenen kişi Binyamin’dir ve onun Yosef’in satılmasıyla en ufak bir ilgisi dahi yoktur. O halde başlarına gelen bu durum Yosef’in satılmasının günahı ile ilgili değildir. Bu durumda Yeuda babası Yaakov’a verdiği sözü hatırlar. Babasına Binyamin’i sağ salim getireceğine dair söz vermiştir. Şimdi Yeuda bir aslana dönüşmeli ve kardeşlerini korumalıdır. Artık onun teslim olmak gibi bir fikri yoktur. Kardeşlerini eskiden karşılaştıkları durumun bir benzeri ile karşı karşıya bırakan Yosef onların değiştiklerini anlayınca kendini tanıtmaya karar verir.
Buradan çıkarılacak çok sayıda ders vardır. Birinci dersimiz zor durumda karşılaşan kişinin kendisini nasıl görmesi gerektiği ile ilgilidir. Eğer size karşı bir meydan okuma varsa öncelikle kendinizi onunla eşit görmelisiniz. Kendinizi küçük veya eksik görmeniz savaşınızı baştan kaybetmenize neden olur. Yeteri kadar kararlılığa sahip olmayan bir kişinin başarıya ulaşması sürekli olarak yenilgiyi beklediğinden mümkün olmayacaktır.
İkinci dersimiz bununla bağlantılıdır. Rakibinizi asla küçümsemeyin. Popüler bir söylem “takımlar küçümsedikleri takımlara yenilirler” şeklinde karşımıza çıkar. Rakibini küçümseyen kişi kendine aşırı güven duyacak ve hataya sürüklenecektir. Başarıyı yakalamak başarıya giden yolda doğru bir start almakla mümkün olacaktır.
Farklı bir ders daha öğrenelim. Yosef kendini tanıttığı zaman yabancıları dışarıya çıkarır. İki amacı vardır. Birincisi kardeşlerinin utanç içinde kalmaması. İkincisi ise kardeşler arasındaki tartışma ve anlaşmazlığa yabancıların dâhil edilmemesi.
Bu gün İsrail’de ve birçok cemaatte laik – dindar tartışmaları tırmanmakta olay yargıya intikal etmekte hiç de ihtiyacımız olmayan durumlar ortaya çıkmakta ve yabancılar hevesle bu tartışmayı izlemektedir. Her şeyden önce kişinin inancı ne olursa olsun ona sonuna kadar saygı göstermek gereklidir. Saygı sınırlarını da yasalar, teamüller, gelenek ve görenekler olması gerektiği şekilde çizeceklerdir. İkincisi kardeşler arasındaki bir sorun yine kardeşler arasında çözümlenmeli ve olay medyaya yansıyacak duruma gelmemelidir. Tartışan taraflar geri adım atıp da anlaşmaya yanaşmadıkça bir sonuç elde edilmesi mümkün olmayacaktır. Onun için birbirimizden daha fazla nefret ederek Geula’nın gelişini geciktirmek kimsenin yararına olmayacaktır. İkinci Bet Amikdaş’ın yıkılışının sebebi asla aklımızda çıkmamalı tartışan tarafların bu haftaki aftara parçasında yer alan barışın nasıl sağlanabileceğini okuyarak anlamı üzerine düşünmeleri gerekmektedir