Hanukiya’nın kolları, geçtiğimiz hafta içinde teker teker yakılmaya başlanan mumlara ev sahipliği yaptı yeniden, asırlardır olduğu gibi. Mumların saçtığı mütevazı, ancak bir o kadar inatçı aydınlık, insan topluluklarını kasıp kavuran cehalete, bağnazlığa, gericiliğe ve bunlarla yoğrulmuş önyargılara karşı koymaya yeter mi?
Düşmanlıkları, halkların birbirlerine nedenli ya da nedensiz besledikleri nefreti, kini bertaraf etmeye, gerçekleri – ne kadar acı olurlarsa olsunlar – göstermeye yeter mi?
İnsanların ve toplumların derin karanlıklardan aydınlığa yolculuğunu mümkün kılmaya yeter mi o cılız ışık?
Yoksa bu bir mucize mi olurdu?
Yahudi geleneği Hanuka’nın temsil ettiğini asırlardır varlığının olmazsa olmazları arasına koymuştur. Işıklar, Yahudi yaşantısına karşı gelenlerle girişilen mücadelenin ve onu sırtlayan mucizenin unutulmamasını sağlamıştır adeta…
Avraham, Yitshak, Yaakov, Moşe, Davit ve Selomo ile başlayan ve şekillenen Yahudi yaşantısı, uzun asırları, tüm olumsuzluklara rağmen aşarken gerçekleşen bir mucize miydi?
Yahudi halkı, Ortaçağ’ın soğuk karanlığında fırtınaya tutulmuş bir dal misali bir oraya bir buraya savrulurken, kentinden köyünden kovulup itilip kakılırken, pogromlara hedef olup kızgın insan topluluklarının önünde yitip giderken, Holokost sürecinde geleceği için geçmişi ile hesaplaşırken, gerçekleşen bir mucize miydi?
Çağların omuzuna yüklediği tüm olumsuzluklara rağmen, Yahudi düşüncesinin ölümü değil yaşamı kutsaması, Yahudi dininin Tanrı’ya yakarışı beyinle değil kalple yapması, Yahudi halkının her olandan kendisine bir ders çıkartabilmesi, gerçekleşen bir mucize miydi?
Haçlı Seferleri esnasında, Ortaçağ Avrupa’sındaki veba salgını sırasında, İspanya’daki Engizisyon Mahkemeleri’nin önünde, doğuda Rus steplerinde maruz kaldıkları ortadayken, Yahudi halkının, aydınlanma süreci ile birlikte bilime, sanata, sosyal hayata, teknolojiye olan katkıları, gerçekleşen bir mucize miydi?
Halen günümüzde medyayı ciddi şekilde meşgul eden ‘uluslararası Yahudi’ komplo teorilerinin öznesi, hemen her yerde üzerinden siyasi rant beklenen bir konumun gönülsüz ve mecbur işgalcisi, beceriksizliklerin, başarısızlıkların nedeni, dünyadaki neredeyse tüm belaların kaynağı olarak takdim edilmeye mahkum kılınmış Yahudi’nin, varlığını hâlâ devam ettirmesi, gerçekleşen bir mucize midir?
Yahudi öğretisi, insanlığa katkıda bulunmayı kendisine var oluş ilkesi edinmiş olan tüm diğer öğretiler gibi, iyiyi aramayı, doğruya yönelmeyi düstur edinmiştir. Bunun ötesinde, tarihte zalimler hep var olmuşlardır ve zaman zaman başarılarını da kutlamışlardır. Ancak o zayıf mumlardan çıkan mucizevi ışık belini hiç bükmemiş, bazen titrek bazen de coşkulu sürdürmüştür varlığını, karanlıkları yırtıp insanlığa umut olurcasına…