no nüys - no kray

Vladi BENBANASTE Köşe Yazısı
11 Aralık 2013 Çarşamba

Gereksiz stres yüklenmekten kurtulmanın yolunu buldum. Yok! stres topu filan değil daha kolay, hem de bedava. Sanırım 3-4 sene önceydi sanırım, bir gün televizyon seyrederken fark ettim; haberleri izlerken “zap” yapıyordum. “Zap” o kanal “zup” bu kanal. Sonra sordum Vladi’ye neden zaplıyorsun?  Haber bu, dizi film değil ki! Kendisi anlattı; günlerimiz zaten stresli, iş, güç, problem, dert, trafik... Akşam eve gelmişim, kendime zaman ayırıp bi rahat edeceğim kısacık bir zaman dilimim var. Sebeb-i hayatımla, çocuklarla hep birlikte yenilecek bir yemek, ay-fon telefondaki ‘üç şekeri bir araya getirmece’ oyunu oynanmadığı zaman ‘sohpet’ bile! edebiliriz. Tam ki biraz içim açılacak, keyf yapacağım; spor yapmadığım için atıl kalan eşofmanlarımı çekmişim altıma, vücutlarım koltukla ‘yek vücut’ olmuş, mayış mayış olmuşum; karşımda tivi felâket tellalı gibi sıralıyor; sen misin huzur arayan?  Al sana huzur!

O hapse girmiş; bu dolandırmış, beriki paraları götürmüş; geriki sağ gösterip sol vurmuş; kafadan müsella olan; karısını deşmiş, kadın morga, adı batası zat-ı muhterem kodese, 5 çocuk ortada kalmış, bitti mi? Hayır! Yanında bedava olarak sarhoşun biri taksi durağa girmiş; katliam olmuş, çocuğun biri filancanın açtığı çukura düşmüş boğulmuş, pisi-kopat olan okula girmiş öğrencileri taramış etraf kan gölü; rutine bağlanmış, kanıksamış bir şekilde gündelik hayattan kopmamamız için, yaşamın içinde bi-haber kalmamamız için bizlere ‘haber’ olarak veriliyor. Sanırsın gerilim filmindeyiz. Bu arada, gerilim filmlerini de hiç sevmem, gitmem, seyretmem o halde, mazoşist miyim ben?

Normal duyarlılıkta olan biri olarak,  tüm bu seyrettiklerimden sonra, evimde, koltuğumda, hem de eşofmanımla huzur ararken; bulamadığımı, bunun yerine zıvanadan çıktığım için, kararımı verdim: “no nüys - no kray!” Buna ilave olarak da “no nyüs peypır-no stres.”  Zaplama metodu ile haberlerden kaçacağıma, direk-man sorunu çözdüm... Açtım Neyşınıl Coğrafiği, Animal Planeti,  peş peşe bir sürü benzer kanal, ooooh aceleyar de korason. Deve kuşu mu dediniz? Evet biliyorum, çok seyrettim; hani şu deve boyutunda olan kuş... Yok onu demediniz mi? Bana mı dediniz. Anladım ben onu. Haklı olabilirsiniz. Benim size tavsiyem; Fallou me, be hepi. Nasıl? Kolaymış değil mi?

Sevgiyle kalın.

Not: Ben daha yazardım, daha Çin’den bahsedecektim. Yukarıdaki bölüm benim anca “intro” bölümüm ama, aramızda kalmak kaydı ile size birşey söyleyeceğim: Genel Yayın Yönetmenimiz İvo, geçen hafta burnundan soluyor(muş). Rivayete göre bana çok kızmış. Benim de içinde bulunduğum sayfayı görünce; “Bu ne! Bu nasıl köşe yazısı? Bu kadar uzun köşe mi olur? Ben size demedim mi bu kadar uzun yazı olmayacak”  filan falan... Anlayacağınız “zılgıtı” yedik. Yani ben orada olmadığımdan fason olarak başkaları benim adıma yemişler. Kusura kalmayın arkadaşlar, bu hafta rahat etmeniz için kısa kesiyorum, en azından bu hafta... Söz haftaya yine yazarım (uzuuun uzuuun, çaktırmayın sakın) Çin Seddi’ne gideceğiz kaçırmayın derim...