Kar tatilinin kenarında

Okullar haftaya kapanıyor. Tatil planları yapılıyor. Kış tatili deyince kayak çantaları saklandıkları yerden çıkar. İçlerinde yeni bir takım, yeni bir ayakkabı, renkli şapkalar ve en önemlisi kitap bulunur muhakkak... Sabah denizden çıkınca içilen ilk kahve eşliğinde, öğle yemeğinden sonra yapılacak hafif bir şekerleme öncesinde ve tabii en güzeli kış güneşi, kuzey yarımküreye merhaba derken güzel bir içkinin arkadaşlık edeceği birkaç sayfanın öncelikle ruhumuza dokunması gerekir.

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
15 Ocak 2014 Çarşamba

Okullar haftaya kapanıyor. Tatil planları yapılıyor. Kış tatili deyince kayak çantaları saklandıkları yerden çıkar. İçlerinde yeni bir takım, yeni bir ayakkabı, renkli şapkalar ve en önemlisi kitap bulunur muhakkak... Sabah denizden çıkınca içilen ilk kahve eşliğinde, öğle yemeğinden sonra yapılacak hafif bir şekerleme öncesinde ve tabii en güzeli kış güneşi, kuzey yarımküreye merhaba derken güzel bir içkinin arkadaşlık edeceği birkaç sayfanın öncelikle ruhumuza dokunması gerekir.

Ayfer Tunç okudunuz mu bilmem. Onun üslubunda tanıdık birinin ifadesini yakalarsınız. Bildiğiniz bir ses kulağınıza duymak istediğiniz insan hikâyelerini anlatır.

Kapak Kızı adlı kitabında kişilerin fotoğraflarla ortaya çıkan hikâyelerini ve bu hikâyelerin aşk, kıskançlık, hırs gibi tanıdık duygular aracılığıyla anlatıyor Ayfer Tunç. Bu kitap, ilk kez 1992 yılında yayınlandı. Şimdi bu kitabı yeniden yazdı. “Zaman aynı zaman, zemin aynı zemin...” diyerek kaleme yeniden aldığı roman bu yazın zevkle okunacak kitaplarının başında geliyor.

‘Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 1961’de yazdığı bir roman. Bugün hala içinden arada sırada da olsa çıkamadığımız doğu-batı meselesinin enine boyuna irdelendiği bir roman olan bu eserde konu; saat, zaman ve insan kavramları içinden geçiyor. Bir saat ustası, bir saat ve zamanın kendisinin sesini duyabildiğimiz bu roman, insanın paraya verdiği değerin, yaşam tercihlerinin hayatlarının akışını nasıl değiştirdiği konusunda insanı her zaman aynı şekilde düşündürüyor.

Tanpınar, sembolist bir şair olduğu için, toplumsal bir roman da yazmış olsa anlatımında bu eğilimin izlerini sezmek mümkün. Bu da romanı çok daha cazip kılıyor. Simgeci yaklaşım, sizde büyük bir merak duygusu uyandırıyor. Hem tanıdık hem de bir o kadar bilinmeyen bir son bekliyorsunuz. 2.Abdülhamit Dönemi, Meşrutiyet ve daha sonra da ilan edilen Cumhuriyet İstanbul’unda geçen romanda değişen sosyal düzenin halkın hayatını nasıl etkilediği, bu etkileşim içindeki insan ilişkileri anlatılıyor. Kitap alıştığımız biçimin aksine dört bölümden oluşuyor: “Büyük Ümitler, Küçük Hakikatler, Sabaha Doğru, Her Mevsimin Bir Sonu Vardır”.

Çantanıza girecek üçüncü kitap Sunay Akın’ın Ay Hırsızı adlı kitabı olmalı. Bu kitap; edebiyatımızdaki Nedim, Yahya Kemal, Orhan Veli zincirinin son halkası olan Sunay Akın’ın 2009’da yayınladığı kitabı...

Sunay Akın bütün kitaplarında olduğu gibi burada da bilinmeyenin peşine düşüyor. Enver Paşa’nın uçağının kaç kez düşürüldüğünden, Piri Reis’in haritasının nerede bulunduğuna ya da Atatürk’ün neden uçağa hiç binmediğine kadar hiç düşünmediğiniz, aklınıza bile gelmeyen ayrıntıları anlatıyor.

Bu kitaplar farklı tarz ve bakış açılarının bambaşka zaman ve üslupların kitapları...

Ortak noktaları, sahici bir sese sahip olmaları.

Kış tatillerinde tarihi kitaplar okumak ayrı bir keyif.

İyisi mi tatilde nereye giderseniz gidin, kitaplarınızı yanınızda götürün.