Nerede sizin ‘selfie’niz? Kardeşinle selfie’n yok mu; ya aile selfie’si? Son zamanların ‘facebook’ ya da ‘twitter’ gibi sosyal paylaşım medyalarında yayınlanan oto-portre türü fotoğraflardır. Kısaca kameralı cep telefonu ile kendi kendinizin resmini çekiyorsunuz. Bulaşıcı hastalık gibi oldu ‘selfie’. Nereye gitseniz gençler cep telefonlarını kendilerine çevirmişler, ‘çik çak’ resim çekiyor, sonra bas düğmeye face’e yolla. Saniye geçmeden konu komşu ve tüm dünya ülkeleri sizi aynı anda olduğunuzdan uzun veya yayvan gösteren aynalar gibi görüntülüyor.
Ama ne yapalım, şimdilerde selfie ‘in’, siz de ‘out’ kalmayın.
***
Teknoloji, internet, çoklu üretim ve sınırsız tüketim... İnternette alışveriş yapmanın kolaylığını ve büyük ölçüde vakit kazandırdığını yadsımıyorum. Bunun için bir nesil geç kaldığımı da kabul ediyorum. Alışveriş konusunda internetin tek yararı, çeşitler arasında ‘eleme’ yapabilmemdir. Geçenlerde bir yatak ihtiyacımız oldu. Gerçi yatağın tarifini yapmak da zorlaştı. Hani bildiğimiz şekliyle kışın yünlü, yazın pamuklu şiltelerin çağdaş versiyonu. Piyasada düşünemediğiniz kadar marka var. Önce internetten onların sayısını ikiye indirgedim. Dokunmadan, yaslanmadan seçmem mümkün değil. Dükkanın birine girdik. Dış görünüşte birbirinin benzeri on tane yatak sıralanmış... Bonell yay sistemli, Omurga Dostu Yatak, Recharge Yatak, Tam Ortopedik, Blue Star Full Ortopedik Prestige, Prime vs. vs. Hangisini seçerdiniz? Satıcı kurulmuş saat gibi arkamızda, ‘Buyurun uzanın’ diyor. Eşim birine, ben diğerine birer dakika uzandık. Bu sürede zaten rahatlığı anlamanıza imkan yok. Tam birine karar kıldık, ‘Ne yazık ki, şu anda stokta görünmüyor,’ yanıtıyla alışverişi bir başka ‘yatak ve ev tekstili’ grubunda aramaya karar verdik. Altı üstü bir yatak, bolca vakit kaybı ve sonuç yok. İnternetten sipariş edebilenler varsa, cesaretlerine hayranım.
***
Pazar günü, yıllardır önünden geçtiğimiz ama her nedense bir türlü ziyaret etmediğimiz Baltalimanı’nda ‘Perili Köşk’ lakabıyla da bilinen Borusan Çağdaş Sanat Müzesi’ne gittik. Müze sadece hafta sonlarında açık. Zira yapıtların çoğu hafta içi idari bölüm olarak kullanılan odalarda yer alıyor. Borusan Holding’in yarattığı bu yeni tarz müzeyi gezdikten sonra, ikinci katta bulunan Teras Cafe’de oturup ağaçların arasından nefes kesen Boğaz manzarası ile zamanı durdurabilirsiniz. Güvenlik personelinden içerde sizi nezaketle yönlendirenlere varıncaya dek, Borusan binası her açıdan alımlı.