Andriake

Sami AJİ Köşe Yazısı
18 Haziran 2014 Çarşamba

Yukarıdaki panoramik fotoğraf, 1 Haziran 2014 tarihinde eşim tarafından çekildi. Aynı mekâna 20 yıl evvel gittiğimiz zaman, bırakın böyle bir panoramik bir görüntü çekmek, o yere ulaşmak bile bir problemdi. O tarihte ancak tepeden aşağı inerek ve ormanlık sahadan geçtikten sonra Andriake kalıntılarının içine girebildik.

Andriake’yi diğer antik kentlerden ayıran en önemli özelliği, limanın içindeki tahıl deposudur. Tarım ürünleri ve gıda maddeleri ticareti ile uğraşan kişi olarak, beni heyecanlandıran bu ambardı. Kullanılmaya hazır gibiydi. Sadece çatısı yoktu. Değişik türlerde tahıl depolamak için sekiz bölmeye ayrılmıştı. Daha da ilginci malların böceklenmesini önlemek için deponun altından açılan kanallar çok ilginç bir havalandırma yuvaları sistemiyle yukarı doğru irtibatlandırılarak 360 derece sürekli hava dolaşımı sağlanmıştı.

Bu suretle de depo içindeki ısı, ürünlerin tazeliğini koruyacak sabit bir seviyede tutulabiliyordu. Oradayken kendimi inşaat halinde modern bir silonun içindeymiş gibi hissetmiştim.

Dış duvarlarında çeşitli yazılar da fark etmiştim. Bunlar da limanın ticari ve gümrük mevzuatını kapsamaktaydı. Düşünebiliyor musunuz: Her gün takip etmek zorunda kaldığım tebliğ ve hükümlerin benzerlerini, tüccarlar 1500 sene evvel de okuyorlardı!   

Şimdi lütfen aybaşında çektiğimiz fotoğrafa bakın. Ortada gördüğünüz bina bahsettiğim tahıl silosudur. Tüm duvarları orijinaldir sadece hafif bir sağlamlaştırma yapılmıştır. Çatısı, aslına uygun olarak yeniden üstüne geçirilmiştir. Duvarlar sapasağlam ve yazıtlar da olduğu gibi pırıl pırıl durmakta imiş. Tekrar silo olarak kullanılması bahis konusu değil tabii; güzel bir müze olarak tanzim ediliyor.

Yirmi sene evvel, silo civarında, bir su kemeri kalıntısı, kilise harabeleri görmüştük, ancak toprak altında bir sinagog bulunabileceği aklımdan bile geçmemişti.

 

İşte bu sene oraya bizi tekrar çeken haber,  limanda bir sinagogun 2009 yılında başlayan kazılarla gün ışığına çıkartılmış olmasıydı. Ön araştırmalar yaparken Google’da, Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Yardımcı Doçent Banu Özdilek Tibikoğlu’nun bir yazısına rastladım. Derhal kendisiyle temasa geçtim. Ve Banu Hanım büyük bir nezaketle bana Andriake hakkında geniş araştırmalar gönderdi. Bu safhada, müsaadenizle, sözü Sayın Banu Hanım’a bırakıyorum:

Tahıl silosunun takriben 10 metre ötesinde yer alan sinagog, Lycia yöresinde ortaya çıkarılmış ilk sinagogdur. Dört bölümden oluşmuş olup ana salon takriben 35 metrekarelik bir yer kaplamaktadır… Bu salonun bir duvarında kireçtaşından yapılmış bazı plakalara rastladık. Bunların arasında dört adet ‘menorah’ ve muhtelif geometrik şekiller yer almaktadır.

‘Abside’ tarafında (biz ehal’in bulunduğu yer diyebiliriz) iki çerçeve sütünü yer almaktadır.

Sinagogun içinde bulunan muhtelif eşyalar (para, yağ kandilleri gibi) ve inşaat malzemelerini, değerlendirip benzeri antik şehirlerle kıyasladığımızda, bu mabedin MS 5. veya 6. asırda inşa edilmiş olduğu neticesine varabiliriz. Ancak yine kazılar esnasında rastladığımız muhtelif el ürünleri sinagogun MÖ 2. asırdan beri mevcut olduğu kanaatini de uyandırmaktadır.”

Bu satırları Sayın Banu Özdilek’in  ‘The Uncovered Oıl Lamps From Andrıake Synagogue’ adlı araştırmasının giriş bölümünden özetleyerek aldım. Sayın Özdilek bu araştırmasını kazı esnasında bulunan yağ kandillerine ayırmış. Yazısını okuduktan sonra yağ ve kandilin bizim geleneklerimizde ne kadar önemli olduğunu bir daha anımsadım.

Sinagogun planı ve Menorah resmini de Sayın Hüseyin Sami Göktürk’ün araştırmasından aldım.

Yazımın başında belirttiğim gibi, Andriake’ye 1 Haziran’da gitmiştik.  Niyetimiz sinagogu görmekti. Ancak hayal kırıklığına uğradık. Arabayla görkemli bir giriş alanına kadar geldik, müze neredeyse hazır, çalışmalar devam ediyor ama belli ki Türkiye’nin en iddialı müzelerinden biri olacak. Yetkililer çok nazik, fakat kararlı bir şekilde antik kentin içinde dolaşmanın yasak olduğunu, fakat resimleri yoldan, kentin karşısından çekerek daha güzel panoramik bir fotoğraf elde edeceğimizi söylediler. Bize alanın 2 - 3 ay içinde ziyarete açılacağını bildirip o zaman gelmemizi önerdiler.

Yaz sonu tekne veya arabayla o yörelerde iseniz Andriake’yi gezip, gördüklerinizi ve kendi hissiyatınızı bizimle paylaşmaya ne dersiniz?