“Umadua titnaseu al keal Ad… Kendinizi neden Tanrı’nın toplumunun üstünde yükselttiniz?” (Bamidbar 16:3)
Tora’da boş tartışmaların ne kadar felaket sonuçlar doğurduğunu anlamak isteyenler için bu peraşayı okumak ve anlamak çok önemlidir. Korah ve yandaşları şikâyet etmeye gelmişlerdi. Şikâyet ettikleri neydi? Bu tabii ki, Tanrı’nın Moşe ve Aaron’a bahşettiği yüksek konumlardı.
Hafets Hayim adı ile bilinen Rabi Yisrael Meir Kagan, iki çeşit kıskançlık olduğunu belirtir. Biri başka bir insanın sahip olduğu iyi şeylere karşı duyulan kıskançlık, yani o mallara sahip olma isteğidir. Hepimizin zaman zaman bu tür durumlara düştüğümüz olmuştur. Başkalarının sahip olduklarına bir gün sahip olma isteği içimizde kıskançlığı ateşleyebilir. Asıl zarar verici olan başkalarına olumsuz bakış sonucu ortaya çıkan başka bir kıskançlık türüdür. Bu çeşit kıskançlıkta, kişi, kendisinin hiçbir zaman sahip olamayacağını bilse bile, bir başkasının da iyi şeylere sahip olmasını ve berekete layık olmasına dayanamaz. İşte Korah’ın içini kemiren kıskançlık bu türdendir. Yine Hafets Hayim, Korah ve yandaşlarının bu, çekemezlikten doğan kıskançlık yüzünden cezalandırıldıklarını açıklar. Korah, kendisi Koen Gadol olmaya uygun olsa da olmasa da, başka kimsenin kendi elde edemediği bu onura sahip olmasını istemez. Bunu da yazımızın girişinde bulunan cümle ile ifade eder. “Kendinizi neden Tanrı’nın toplumunun üstünde yükselttiniz?” Raşi, bu cümle için yaptığı açıklamada Korah’ın Moşe ve Aaron’a yönelik bu sözleriyle aslında “kendinize haksız yere bu kadar büyüklük aldınız” demek istediğini öğretir.
Kıskançlık kavramı için Tora’nın ve bilgelerimizin desteklediği sadece bir kıskançlık türü vardır. Bilgi kıskançlığı. Bu tür kıskançlığın olumlu sonuçlar verdiği şu sözle daha iyi anlaşılır: “Bilgi kıskançlığı erdemi arttırır”.
Bilgelerin desteklediği duyduğu kıskançlığın Korah’ın kıskançlığı gibi olmadığı açıktır. Ancak bu türde bile bahsedilen kıskançlık, diğerinin ayağını kaydırma şeklindeyse herhangi bir erdem artışı söz konusu değildir. Burada anlaşılması güç olan şudur: Normal şartlarda berbat bir huy olarak kabul edilen kıskançlığın, öğrenme ve erdem söz konusu olduğunda ‘olumlu’ olarak tanımlanması biraz gariptir.
Belki de kıskançlıkta, neyin gerçekten kötü olduğunu daha iyi anlamamız gerekir. Kıskanç insan, fikir ve düşüncelerini, asla sahip olamayacağı bir şey üstüne yoğunlaştırır. Pirke Avot’ta açıklanan öğretiyi hatırlamak bizi doğru yola doğru itecektir: “Kim zengindir? Elindekiyle mutlu olan kişi”. (Pirke Avot 4/1)
Rabi Yaakov Menken şöyle öğretir: Tora öğrenimi söz konusu olduğunda kökten bir farklılık söz konusudur: Evet, başka insanlarda gördüğümüz erdem ve bilgiye siz de sahip olabilirsiniz! “Ben de böyle erdemli ve bilgili olmak istiyorum” derseniz hiç bir şey kaybetmezsiniz; çünkü imkânsız bir şey istiyor olmazsınız. Tam tersine, Tanrı’nın size vermek istediği bir şey için çalışmış olursunuz.
Tora öğreniminde başarı içsel yetenekten çok öğrenme hevesine ve arzusuna dayanır. Tora öğreniminde zaman geçirmiş olanlar yeteneği sınırlı olan birinin bile kendi kendine çabalayarak çok yüksek seviyelere ulaştığına tanık olmuşlardır.
Yani ‘bilgelerin kıskançlığı’ Korah ve yandaşlarındaki olumsuzlukları barındırmadığı sürece insanı olumlu gelişmeye yönlendirecek bir şeydir. Gerçekten de bilgi konusundaki kıskançlık, erdemi arttırır!