Son günlerde kuramcılar, düşünürler ve envaı çeşit sinema kitapları arasında kaybolmuşken gecenin bir yarısı elime geçen ve aldığımdan beri kitaplığın rafında unuttuğum Küçük Pıtırcık (Le Petit Nicolas) kitabı elime geçtiğinde her şeyi bir yana bırakıp onu okumaktan kendimi alamadım. Cannes Film Festivali’ne gitmeden önce Paris’teki o ünlü Shakespeare Kitabevi’ne uğrayıp kendimizi kaybettiğimizde –çünkü Fransızca bilmiyor ve ağız sulandıran onca kitabın arasında bunun acısını derinden yaşıyorduk- gözümüze çarpan İngilizce kitaplar arasından bana görünmüştü. Paramızı kısıtlı kullanmamız gerektiğinden en fazla iki kitap alabilirdim ve Cahiers du Cinema dergileriyle, elimin defalarca gittiği Godard’la ilgili kitabı bir yana bırakıp çocukluğuma yenik düşüp almıştım Küçük Pıtırcık’ı.
Ülkemizde Vivet Kanetti tarafından çevirisi yapılan ve otuzdan fazla ülkede okunan bu çocuk kitabındaki bütün karakterler yalnızca benim değil, ailemin de arkadaşlarıydı bir zamanlar. Pıtırcık’ın en yakın arkadaşı Lüplüp’ün bitmek tükenmek bilmeyen iştahı, Dalgacı’nın sınıfta uyuyakalması, Çarpım’ın ‘inek öğrenci’ olduğundan pek hazzedilmemesi, Toraman’ın kendini ispatlayamadığı olaylarda üzgün olması ve Pıtırcık’ın annesi, babası, öğretmeni; bu ailenin üyeleriydi. Çocuk dünyasının ön planda olduğu ve büyükleri kimi zaman işin içinden çıkamadıkları bir durumda bırakan çocuk kalbinin, düşüncesinin saflığı; Pıtırcık’ın olayları yorumlaması üzerinden okurlara ulaşırdı. J. Jacques Sempé tarafından resmedilen ve René Goscinny tarafından yazılan Küçük Pıtırcık’ın hikâyelerini bu kez de İngilizcesinden okurken yalnızca çocukluk günlerime geri dönmedim; aynı zamanda hayatın koşuşturmacası, işlerin kimi zaman fazla boğucu gelen stresinden de kopmuş oldum.
Çocukların gelişiminde şüphesiz ki kitapların büyük önemi oluyor. Özellikle resimlerle, çizgilerle desteklenen ve görselliğe de hitap eden kitaplar, çocuk okuyucuyu eğlendirdiği gibi düşündürmeye ve görsel hafıza oluşturarak hayatı kavramasına da aracılık sağlıyor. Her ne kadar günümüzde kitapların içerikleri oldukça değişse de çocuk kitapları, yaratıcılığı ve zekâyı artırabilmekte daima bir adım ileride olacaktır. Günümüzün vurdulu kırdılı animasyonları veya bilgisayar oyunlarından bir nebze olsun uzak kalabilmiş çocukların çabuk düşünebilme ve karar verme yetilerinin gelişmiş olduğu aşikâr. Evet, bizler o günleri çoktan geride bıraktık, ama şehrin gürültüsünden, çalışma temposundan, insan ilişkilerinin yapaylığından sıkılırsanız siz de elinize bir çocuk kitabı alın. Pencereden baktığınızda hiçbir şeyi aynı görmeyeceğinize eminim.