‘Onlar iş gibi oynuyorlar, biz oyun gibi oynuyoruz. En büyük tehlike hiç risk almamaktır… Her şeyini ortaya koy…’
Dünya Kupası başlangıcında Nike, ‘Her şeyini ortaya koy’ sloganlı bir reklam filmi hazırladı. Beş dakikalık bu animasyon filmde dünyanın en iyi futbolcularının görevi; futbolu kurtarmak. Zira futbol, artık mükemmel robotlar tarafından oynanıyor, risk almıyorlar hata yapmıyorlar, mekanik bir titizlikle işlerini yapıyorlar. Gerçek yeteneğin tutku ile birleşmesi gerektiğinin altını çizen reklam, sadece o zaman yaratıcılığın faaliyete geçeceğini vurguluyor. Her riski bertaraf edip sürekliliği sağlamaya çalışmanın bir süre sonra yaratıcılığı öldürmesi, dolayısı ile de yeteneği köreltmesi kaçınılmaz…
Tutku ile yaptığınız bir şey geçirin kafanızdan. Nasıl derinleştiğinizi ve piştiğinizi düşünün. Örneğin Sezen Aksu 400’ü aşkın şiir ve şarkı yazmış, şarkılar hiç tekdüze değil; hep yeni özlemlere yeni kırgınlıklara derinlemesine dalabiliyor. Derinlik, sürekli yeni aşklara açılmasından olsa gerek… Henüz güvence arayışına girmediğinden yaratıcılığını doludizgin devam ettiriyor. Hâlbuki Kenan Doğulu konserinde tam tersini düşündüm: Yeni şarkılarında tutku yerini mekanik titizliğe bırakmış, eski şarkıların içindeki boğaza yumruk tıkayan derinlik yerine iyimser bir hava gelmiş… ‘İnadına yenilmeden âşık olmadan gel’ diye başlayan şarkılar yok artık… Ama işini mükemmel yapan her profesyonel gibi, eski besteler elden geçirilmiş, yeni enstrümanlarla beslenmiş, yaratıcılık yerini, özene, iyileştirmeye bırakmış.
Yeteneği olan insandan tutkuyu çıkarın geriye bir şey kalmaz. Yazar ise kalemi oynamaz, sporcu ise sınırlarını zorlamaz. Ancak sadece tutkusu var diye bir insanın geceden sabaha da becerikli ve yaratıcı olması beklenemez. İdeal olan durum, insanın içindeki yeteneği bir takım motivasyonlarla sürekli canlı tutabilmesi. Risk almadan, yenilik denemeden ulaştığı seviyeyi korumaya alan kişi aslında kendi inişini hazırlamaya başlar. Her şey tam odaklanma ve düşünceleri yüzeyden derine ulaştıracak yoğunluğa erişebilmek ile ilgili aslında… Mekanik mükemmellik gerekli ama yetersiz çoğunlukla…
Yine de, tutku da kalıcılık ve süreklilik için yeterli değil. Kenan Doğulu’nun eskiden tutkuyla yazdığı şarkılardaki basit özensiz düzenlemeler şarkıların yitip gitmesine neden olabilecekken, sıkı çalışma ve özenle artık ölümsüz olduklarını gördüm. Çok tutkulu bir yazar, tekniğini yalınlaştırmayıp karmaşık anlaşılmaz upuzun cümlelerle kendini ifade etmeye devam ederse bir süre sonra okuyucu yorulur ve onu terk eder.
O zaman Nike reklamı gibi bitirelim: ‘Onlar iş gibi oynuyorlar, biz oyun gibi oynuyoruz. En büyük tehlike hiç risk almamaktır… Her şeyini ortaya koy…’