Son zamanlarda Büyükada’nın cadde ve sokakları daha tenha. Ramazan dolayısıyla komşu ülkelerden gelen turist sayısında oldukça azalma var. Öte yanda deniz kıyısında geniş şemsiyelerin altında buluşan eski dostlar bir türlü bir araya gelemedi. Yazlık kavramında da çeşitlilikler oluştu. Bazı istisnalar haricinde, artık kimse okullar kapanmadan Ada’ya ayak basmıyor. Bassa bile bir takım giysilerini toplayıp önce ‘Güney’e gidiyor. Kimileri ise, evini yerleştirdikten sonra bir haftalığına Çeşme’ye uzanıyor. Yunan Adaları’nı da unutmamak lazım tabii. Çocukları sınava girenler; kampa gönderenler de cabası…
Kısacası görmeye aşina olduğum yüzler henüz sahilde ‘bilgilendirme’ safhasına geçmediler. Yoksa çoktan diğer adalardaki gelişmeleri duyardık. Ramazan Bayramı’nda tatile çıkacakların oranını bilemem. Ama Ağustos dendi mi plajda pırasa köftelerinin tarifleri verilmeye başlanacak. Roş Aşana öncesi/sonrası bir küçük tatil daha ve yaz bitti.
Aslında kötümser olmaya gerek yok. Bu sene begonviller her zamankinden daha coşkulu. Gece yürüyüşünden sonra ‘Horoz’un bahçesinde içilen çay her keyfe bedel. Geceyi uzatmak istiyorsanız, balkonda kitabınızı okumayı sürdürürsünüz. Ancak benim gibi sivrisinek ve bilumum haşaratın yakınınızdan bile geçmesi kızamıkçık olmanıza yetiyorsa önlemlerinizi almalısınız. Dolayısıyla eşofman altı giymeme rağmen, eğer dışarıda oturuyorsam, sonu ‘toks, pıst,shıshh’ ile biten bilumum sprey çeşitleri elimin altındadır.
***
Sevgili Ada’mız her geçen yıl teknolojiden payını alıyor. Geçenlerde eşimle hava karardıktan sonra İskele’den eve doğru yürüyoruz. O ne? Uzaktan gelen bir motor sesi ve birden yüzümüze yansıyan farın ışığı.
Gayriihtiyarî gözlerimiz kısıldı. Sanki bir zamanlar ekranlarda gösterilen, ‘Görevimiz Tehlike’ dizisindeydik. Kaldırımın dibine yaslandık; motor da ‘vınn’layarak yanımızdan geçti gitti.
Üç dört yıl kadar önce, Ada akülü bisikletlerle tanıştı. Bir sonraki sene mobiletler geldi. Ardından tek koltuklu akülüler, bu sene de çift koltuklular. Sonuncular bahçeden içeri giremeyecek kadar büyük oldukları için sokak kapısına zincirleniyor; meraklıları ise üzerini kılıfla örtüyor. Doğrusu heveslenmiyor değilim ama bu trafik beni ürkütüyor.
***
Kaç kez Kumsal’dan Maden’e giderken sinagogun köşesinde durdum. Bir türlü içeri adım atamadım. Büyükada Hesed Le Avraam Sinagogu, çocukluğumdan başlayarak Rav Moşe Benveniste ile özdeşleşen bir mekân.
Elbette bu isteksizlik devam etmeyecek. Ama bir şey hep eksik kalacak.