Seneler boyunca kafamızı doldurduğumuz birtakım klişelerin aslında ne kadar boş, safsata olduğunu görmek beni açıkçası şaşırtıyor sevgili okurlar. Hangi safsatalar diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Mesela ‘Hayata bir daha mı geleceğiz?’ ‘Hayat bir kere yaşanır.’ ‘Bana mı sordunuz doğururken?’ Birlikte çalıştığımız Kabala sayesinde dünyaya birkaç kere geldiğimizi ve ne zaman, nereye doğacağımıza ruhumuzun karar verdiğini artık biliyoruz.
Örnekleri sonsuza kadar çoğaltabilirim sanıyorum ama konumuz farklı. Bir de ‘Hak verilmez, alınır’ diye bir slogan var. Sizce de öyle mi? Daha doğrusu Yahudilikte öyle mi?
‘Evet, öyle’ diyenlerdenseniz, o zaman sizi şaşırtacağım demektir. Tora’da hak yoktur, zorunluluk ve sorumluluk vardır. Tora, kimsenin hakkından doğrudan söz etmez. Emirler verir ve bu emirler, karşımızdakilerin haklarını teminat altına alır.
Eminim benden örnekler ve açıklamalar bekliyorsunuz. Elimde Barselonalı Rabi Aaron haLevi’ye atfedilen Sefer HaHinuh (Emirler Kitabı) var. Tora’nın 613 emrinin tümünü ayıklamış ve dizmiş.
Sıralamada (ki, Maimonides’e ait) 46. emir şöyle: Kişi, karısını yiyecek, giyecek ve cinsel haklarından mahrum etmemelidir. Nasıl, ilginç mi? Bir kadın aldınız mı, doyurmak, giydirmek (ketuba’ya -evlilik anlaşmasına- göre takı takmak ve kocanın maddi durumu iyi ise, hizmetçi çalıştırmak da gerek) ve cinsel açıdan memnun etmek zorundasınız zira satır arasından anlaşılıyor ki, bu onun hakkı. Kadın hakkını aramayacak. Tora vermiş çünkü.
64. sırada: Bir yabancıyı iğneleme ve ona zulmetme; çünkü siz de Mısır’da birer yabancıydınız. Tora’da en fazla sözü geçen cümlelerden biridir, ‘çünkü siz de Mısır’da birer yabancıydınız.’ Empati yapmanın daha güzel yolu var mı? Yabancı derken kastedilen sadece Yahudi halkına yabancı olanlar değildir. Bir mahalleye yeni taşınan biri bile yabancıdır. Ve Tora onu ve hiç değilse huzurlu olma hakkını savunmaktadır.
65. sırada: Hiçbir dul ya da yetime eziyet etmeyin. Eğer ona eziyet edersen...! Çünkü feryat ederse, feryadını mutlaka dikkate alacağım. Dul ve yetim konusu da Tora’da çok sık geçer. Aşem ne güzel belirtiyor dullarla yetimlerin arkasında durduğunu!
79. ve 81. sıralarda: Davasında fakire (bile) merhamet etme. Davasında, ihtiyaç sahibi (kardeşinin bile) yargısını saptırma. Fakir diye torpil geçme! Davalı zengin diye onun hakkını korumazlık etme.
217-222. sıralarda: Ülkenizin hasadını topladığınız sırada, ürününü biçerken tarlanın köşelerini tüketme ve hasadından tane tane düşmüş başakları (üzümleri) toplama. Tüm bunları fakir ve yabancılar için terk etmelisin. Burada da yoksulun ve yabancının hakkı korunmuş.
230. sırada: Kardeşlerinden, ülkendeki yabancılardan veya şehirlerinde oturanlardan fakir ya da yoksul bir ücretlinin ücretini esirgeme. Ücretini gününde ver. Güneş onun üzerinde batmasın, zira fakirdir o ve canını ücreti için ortaya koymaktadır. Kaçımız bir maaş için canımızı ortaya koymuyoruz ki! Şehirden şehre yolculuk mu etmiyoruz, ailemizden uzak mı kalmıyoruz. İşte çalışanın hakkı. Hiç değilse parasını, üzerine güneş batmadan almak.
550. sırada: Tarlanı, boğayı ve eşeği birlikte kullanarak sürme. Boğanın gücü ile eşeğin gücü bir mi? Boğa ile yan yana koşulursa, zavallı eşek ne kadar zorlanacaktır. İşte hayvan hakları!
566. sırada: ‘(Askerî) kampın dışında senin için belirli bir yer olmalı ve tuvalet ihtiyacını orada görmelisin. Silahına ek olarak küçük bir kazman olmalıdır. Hacet giderdiğin zaman onunla toprakta bir çukur kazacak, işin bittikten sonra dönüp dışkını örteceksin’ (Devarim 23:13-15). Çünkü biz bir kedi kadar bile olamayız... Pisliğimizi toplamamız için Aşem’in sevecen bir anne gibi bize bunu öğretmesi gerekiyor. Doğanın hakkı!
585. ve 587. sıralarda: Akranından herhangi bir miktardaki bir alacağı talep ettiğinde, borç teminatını almak için onun evine girme. Dışarıda dur ve borç vermiş olduğu kişi teminatı sana dışarıya çıkaracaktır. Eğer o fakir bir kişiyse onun teminatıyla yatma. Borçlu kişinin hakkı...
602. sırada: Kesende farklı ağırlık taşların, biri büyük bir küçük, olmamalıdır. Evinde farklı ölçeklerin, biri büyük biri küçük olmamalıdır. Tam ve hilesiz ağırlık taşın olmalıdır. Alışverişte, satın alanın hakkı...
Size sadece birkaç örnek sundum sevgili okurlar. Hak alınmaz, hak yoktur, zorunluluk ve sorumluluk vardır. Herkes sorumluluğunu yerine getirse, karşı taraf hakkını doğal olarak alır.
Esen kalın