Devarim peraşalarının özellikle ilk üç tanesinde Moşe Rabenu yaptığımız hataları sıklıkla bizlere hatırlatmakta ve ‘sert enseli bir kavim’ olduğumuzu vurgulamaktadır. Altın Buzağı başta olmak üzere, Masa’daki su talepleri, Kivrot Ataava’daki et istekleri ve Tavera’daki şikâyetlerin üzerinde durmaktadır. Ancak peraşanın bir bölümüne damgasını vuran yine ‘altın buzağı’ günahıdır ki Moşe bu konudaki uyarılarını tekrarlar. Çünkü bu günah Bene Yisrael’in yok olma tehdidi ile ilk kez karşı karşıya kalması demektir. Aslında Moşe’nin kaygısı günahın ‘kendisi’ değil bu günaha neden olan Bene Yisrael içindeki dik başlılıktır. Nitekim Sforno adlı kaynak da çöküşe neden olanın günahın kendisinden çok dik başlılık ve boş bir inat olduğunu vurgulamaktadır. Dik başlı ve inatçı olan kişi sadece kendi doğrularını görmek konusunda yeteneklidir. Kendi doğruları dışındaki hiçbir fikrin değerini göremeyecek kadar kör ve yeteneksizdir. Bene Yisrael Tanrı’nın büyüklüğünü ve kendilerine olan büyük yardımları görmelerine rağmen bunu anlamamakta direnmişler ve Tanrı’ya defalarca karşı gelmişlerdir. Yine Sforno’ya göre bir kişi günahkâr olsa da eğer inatçı ve dik başlı değilse her zaman teşuva yapma imkânını yakalayabilir. Ancak kişi boş bir inat peşindeyse teşuva yapma şansı hemen hemen yok gibidir.
Bene Yisrael’in tarihine baktığımız zaman aslında bu inadın nelere neden olduğunu görmek mümkündür. Peygamberler döneminde onlar toplumun yanlışlarını her zaman söylemişler ve teşuva yolunu bulmalarını tavsiye etmişlerdir. Ne yazık ki toplum bu acı sözleri ‘işine gelmediği’ için duymamazlıktan gelir. Örneğin halkın içinden çıkan bazı yalancı peygamberler Babil kuşatması altında sürekli yenilgiyi vaaz eden Yirmiyau’nun aksine büyük bir zaferden söz ederler. Bunun üzerine Yirmiyau tutuklanır ve hapse atılır. Ancak ne yazık ki Yirmiyau’nun sözleri gerçekleşir.
Bilgelerin sözlerini duymamak, dikkate almamak iki kez Bet Amikdaş yıkımını yaşamış ve iki bin yıldır sürgünde olan bizler için izlenmesi gereken bir yol değildir. Bunu artık anlamak, görmek ve bilmek gerekmektedir. Dik başlılığın yerini alabilecek bir esneklik bizleri daha güzel günlere götürecektir. Tanrı’yı izlemeyi istemek ve seçmek peraşamızın hemen başında da söylediği gibi birçok berahaya yani berekete kavuşmamızı sağlayacaktır. Özellikle Av ayını geride bırakarak teşuva ve merhamet ayı olarak bilinen Elul ayını karşılamaya hazırlandığımız bu günlerde geleceğimiz için artık durumu görmek hepimiz için daha iyi olacaktır.