Anne Hidalgo, Philippe Starck, Alain Ducasse, Tom Dixon ve daha birçok ünlü isim Paris’te çok ses getirecek özel bir projede buluştular. Paris’e bir sonraki ziyaretinizde bu kentsel dönüşüm mekanını ‘gezilecekler liste’nize eklemeyi ihmal etmeyin
Paris’i tanıyanlar mutlaka Marais bölgesini bilir. Hem Yahudi Paris’in hem gay Paris’in bulunduğu bu bölge şehrin en trendy semtlerinden biri. Semtin Haut Marais denilen kuzey kısmı da cafeleri, restaurantları, galerileri ile oldukça ‘hip’ bir semt olma yolunda. Son aylarda bölgenin neredeyse yarısını satın alan bir girişimcinin adı dillerden düşmüyor: Cédric Naudon. 42 yaşındaki bu genç adamın oldukça parlak fikirleri, büyük planları ve bol parası var! Paris ve New York’da gayrimenkul ve finans alanında büyük bir servet edindiği rivayet edilen Naudon, Place de la République ile Conservatoire National des Arts et Métiers arasındaki Vertbois, Volta ve Notre-Dame-de-Nazareth sokaklarından oluşacak bölgeyi bir ‘epiküriyen kasaba’ haline dönüştürmek ve ‘fine food’ semti oluşturmak için kolları sıvadı. Bugüne kadar 45 bina satın aldı. Bir zamanlar içi terkedilmiş dükkanlar yenileniyor, aylardır hummalı bir restorasyon çalışması sürüyor. Bu gastronomik kasabanın oluşturulmasında dünyanın en iyi mimar ve dekoratörleri çalışmakta. Adı Guillaume Apollinaire’in bir şiirinden esinlenerek ‘La Jeune Rue’ yani Genç Sokak olacak. Renovasyonda olan bölge tamamlandığında Paris’te bir ilk gerçekleşecek.
Hizmete girmesi planlanan 36 civarında mekanda yüksek gastronomi ürünleri ile ünlü tasarımcıların dekorasyonları harmanlanacak. Patricia Urquiola’nın İtalyan restaurantı, Jasper Morrison’un Tapas Bar’ı, Ingo Maurer’in Speakeasy’si, Paola Navone’nin Kore Sokak Lezzetleri, Tom Dixon’un deniz mahsülleri, Michele De Lucchi’nin içinde kütüphanesi olacak kasap dükkanı, Studio Job’un krepçisi… “Londra’da bile bu denli heyecan verici bir proje görmedim. Paris hiç olmadığı kadar ses getirecek,” diyor İngiliz tasarımcı Tom Dixon. Peynircide peynirler özel tasarım çekmecelerde sergilenecek, herbirinin özellikleri anlatılarak müşteriye satılacak. Organik fırında suşi restaurantlarındaki gibi dönen bant uygulaması olacak. İstiridye bar, içinde mermer igloo’su (eskimo kulübesi) olacak balıkçı, baharatçı, pastacı, dondurmacı, kapalı çarşı, mutfak malzemeleri butikleri açılacak. Hepsinde Fransız üreticilerin malzemeleri kullanılacak. Üreticiden tüketiciye aracı kullanmadan oluşturulacak zincirle de Fransa’nın her tarafındaki model çiftliklerden kaliteli ürünler uygun fiyatla tüketiciye sunulacak. Amaç şık, taze, organik ve epiküriyen bir gastronomi merkezi oluşturmak.
La Jeune Rue’nün ardındaki girişimci Cédric Naudon, bu yıl piyasada adından çokça söz ettirmeye başlayan bir kişilik. Fazlaca etrafta olmamaya özen göstermekte, hatta gizemli bir hava estirmekte. Kendisiyle yapılan ender röportajların birinde projenin sadece bir gayrimenkul yatırımı olmadığını ve düşünülenin aksine hiç de elitist olmadığını belirtiyor. “Çok para kazandım ama mutlu değildim. Hayatıma bir anlam katmanın tek yolu vardı. Her zaman en sevdiğim iki şeyden yola çıktım: Estetik ve lezzet…” Fas ve İtalyan kökenleri sayesinde kendini çok iyi bir gurme olarak tanımlayan Naudon “Paris’te her yerde iyi malzeme bulmak zor. İyi peynir için 7.Bölge, iyi et için 14.Bölge, iyi ekmek için 8.Bölge derken cumartesi günleri bütün Paris’i gezmek zorunda kalıyorum. Burası tamamlandığında herşeyi birarada bulabileceksiniz!” diyor. “Son iki yıldır tüm paramı ve ruhumu bu proje için ortaya koydum. En iyi malzemeleri bulabilmek için tüm Fransa’yı geziyorum. Sonunda Paris’teki en ideal sokağı oluşturacağız! Tabii ki çok da para kazanacağım bu işten…”
Proje ortalama 30 milyon euroya mal olacak. Üçte birini Naudon kendi finanse ediyor, kalanını bankalar. Naudon proje ortaklarını seçerken de yüksekten uçmuş: Paris’in yeni Belediye Başkanı Anne Hidalgo Paris Belediyesi olarak bu istihdam sağlayıcı ve prestijli projenin arkasında olduklarının altını çiziyor. Ünlü tasarımcı Philippe Starck ve Michelin yıldızlı ünlü şef Alain Ducasse Naudon’u destekliyenler arasında birkaç prestijli isim daha...
Madalyonun diğer yanına bakacak olursak, farklı sosyo-ekonomik ve etnik kökenlerden gelen insanların yaşadığı ve çalıştığı bu bölge Çin kökenli konfeksiyon ve imitasyon takı toptancılarının da mekanı olarak biliniyor. Semt sakinlerinin tedirgin olduğu konu ise son yıllarda bu bölgede BOBO (bohem-burjuva)’ların artmasıyla kendilerinin bölgeden uzaklaştırılacağı, dolayısıyla etnik ve sosyal zenginliğin yok olabileceği korkusu...
Dükkanların bir kısmı sonbaharda, gerisi gelecek yıl açılacak. Bütün bir semti ‘metamorfoz’ edecek bu çılgın girişimin sonuçlanmasını heyecanla bekliyorum. Dünyada da ses getirecek bu gastronomi ve design merkezinin Paris’e yeni bir nefes getireceğinden hiç şüphem yok. La Jeune Rue hantallaşmış Fransız ekonomisinin ihtiyacı olan yeni kana çok güzel de bir örnek olabilir. Ülkenin geleceği böyle hırslı ve vizyoner projelere imza atan girişimciler sayesinde şekillenecek. Paris’e yolunuz düşerse mutlaka ‘La Jeune Rue’yü ‘gezilecekler liste’nize eklemeyi ihmal etmeyin.