Bir sezonu daha açtık. Futbol heyecanı Türkiye için olmazsa olmaz. Yoksa kendinizi politika gibi daha tatsız konuların içinden çıkaramıyorsunuz. Futbol renk katıyor.
Bu sene enteresan bir lig bizi bekliyor. Dört büyük takımdan üçü büyük yatırımlar yaptı. Önemli değişiklikler oldu. Dört büyük takımın üçü yeni teknik direktörle sezona başladı. Fenerbahçe dışındakiler, çok sayıda oyuncu transfer etti. Bana kalırsa bu strateji son derece yanlış. Ülkemiz insaninin yapısı daha akılcı, uzun vadeli plan yapmayı maalesef engelliyor. Bir veya iki senelik kadrolar oluşturuluyor. Oysa her sene on oyuncu yerine iki-üç daha kaliteli oyuncu alınsa uzun vadede daha başarılı olunacağını düşünüyorum. Sonuçta iyi futbol iyi oyuncularla oynanıyor ve istikrar takım olmayı kolaylaştırıyor.
İlk hafta üç büyük takımın da galibiyetle başlaması onlar için önemli. İlk ve son haftalarda olabildiğince üç puan almak, oyundan daha değerli oluyor. İyi oyunun oturması zaman alıyor. Bu yüzden iyi oyun ortadaki 25-26 haftada daha değerli diye düşünüyorum. Eğer takımları karşılaştırırsak son şampiyon Fenerbahçe’nin yine favori olduğu bir gerçek. Oturmuş birbirine alışmış bir kadrosu var. Bir tek Diego ile kadroyu güçlendirdiler. Teknik direktör değişikliğinden olumsuz etkileneceklerini de tahmin etmiyorum. Kaldı ki İsmail Kartal yeni biri değil, hırslı ve sevilen biri. Kendini göstermek isteyecektir. Eğer rotasyonu Ersun Yanal kadar başarılı yapabilirse bu sene de birkaç hafta kala ligi bitirebilirler.
Fenerbahçe’ye bu kadar şans vermemin sebeplerinden biri Galatasaray’ın durumu. Drogba ciddi bir hava getirmişti ve bunun katkılarını gördüler. Sneijder en önemli kozları fakat onun da Dünya Kupası sonrası Türkiye’ye, özellikle Balıkesirspor veya Akhisar gibi deplasmanlara ne kadar motive olacağı bana göre havada. Her ne kadar profesyonel olsa da futbolcular da insan. Daha bir ay önce müthiş statlarda dünyanın en iyi oyuncularına karşı on binlerce taraftar ve milyonlarca izleyicinin önünde futbol oynadı ve üçüncü oldu. Bu noktadan sonra Türkiye’ye dönmesi en iyi ihtimalle zaman alacaktır. Bu sene gelen transferlerin aynı seviyede olmadığı acık. Prandelli Mancini’den daha ayakları yere basan, mütevazı birine benziyor. Daha çok benimseneceği açık. Şampiyonlar Ligi’nde de olacaklarını düşünürsek ligde ne kadar dayanacaklarından şüpheliyim.
Her ne kadar Beşiktaş üç büyük takımdan biri olsa da şampiyonluğa inanan bir sinerjileri yok. Yıllardır olmayan bu atmosferin geri kazanılması için çaba gösteriyorlar ama bu sezon hâlâ yarışa giremezler büyük olasılıkla. İyi transferler yapıldı. Eğer bu transferler istikrarlı bir şekilde oynarsa en azından yarışın içinde daha uzun süre olabilirler. Fakat Avrupa’da bir noktaya gelmeleri onlar için daha önemli olmalı diye düşünüyorum. Ligden daha kısa soluklu bir turnuvada çeyrek final veya yarı final görebilirlerse bir sene daha kazanırlar ve ertesi sene yine iyi iki-üç transfer ve bitmiş bir statla şampiyonluğa oynayabilirler.