Şiir ve dokuza kadar on

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
15 Ekim 2014 Çarşamba

Şiir okumak, şiir yazmanın ilk adımıdır. Şiirle haşır neşir olanlar, ilk zevklerini şiiri okuyarak tadarlar sonrasında yazmaya cesaret ederler.

Dokuza Kadar On, Özdemir Asaf’ın YKY ‘den çıkan seçme şiirlerinin bir araya geldiği kitabın adı.  Kitabı hazırlayan, ise Doğan Hızlan.

Bu tür seçme şiirlerin derlendiği kitapları çok seviyorum, neden biliyor musunuz? Hayatın sert köşelerinde o kadar çarpıyoruz ki kendimizi, gündeme öylesine kaptırıyoruz ki sözcüklerin tadını unutuyoruz. Sözcüklerin tadına ancak doğru ve güzel bir biçimde yan yana geldiklerinde varırız. Bu da en güzel, şiirle olur.

Şiirin lezzetini bilen, şiir yazan, okuyan bir toplumduk, şiiri unuttuk sanki... Düz yazıların peşine daha çok takılır olduk. Tabii şiir yazmak ya da okumak  için hayattan zevk almak lazım, aşık olmak, sevdiğinden ayrı kalmak, özlem çekmek ve bütün bunları anlatmayı istemek lazım. Bunun için uygun zaman, zemin lazım insana...

Eskilerin bunu daha iyi becerdiğine hiç şüphe yok. Şimdi çok sayıda başarılı şair yetişmemesinin temelinde;  duyguların yerini, hayatın gerçeklerinin alması var. Belki de hayatın gerçeklerine de kabahat bulmamak lazım. Hakikatler hep vardı. Onları  yazmayı seçmiyor artık, insanlar. Bu gerçekleri duygu dolu bir kalemle yazmak istemiyor kimse. Halbuki eski şairler, gerçeklerin acısını, hayatın sorgusunu bile yumuşak bir üslupla yazmayı başarmışlar.Özdemir Asaf’ın Dokuza Kadar On şiirinde olduğu gibi:

önce hepsini yazdım, sonra hepsini çizdim.

yazıp çizdiklerimden çıktı kara bir resim.

baktım, orada, bir bir duruyor sevdiklerim.

bakıyorlar ardından, yazıp çizdiklerimin,

o, yazarken ya da çizerken bilmediğim..

bilmeden yazdıklarım, bilmeden çizdiklerim.

beni çizdi sonunda, yazıp da çizdiklerim.

bana gülüyor şimdi, yitip-yitirdiklerim..

çizilmemiş olanlar, yazmayıp bildiklerim.

ah ‘’bilip ettiklerim, bilmeyip ettiklerim.’’

Hayatının muhasebesini yaptığı bu şiiri,hepimizin kendi öykümüz içinde cevap bulabileceğimiz dizelerden oluşuyor.Şimdi böyle düşünsek de böyle yazamıyoruz sanki...Böyle sorgulamadan sorgulayan, olan olmuş derken düşündüren, hem lirik hem didaktik olup yazılırken ikisinin de  amaçlanmadığı yalnızca hissedilenin anlatıldığı bir şiir bu...

Şiirin son dizesindeki ‘bilip ettiklerim, bilmeyip ettiklerim’ ifadesi Merzifonlu Şeyh Abdürrahim Rumi’nin:

“Tövbe Ya Rabbi hata yoluna gittiklerime

 Bilip ettiklerime, bilmeyip ettiklerime”

beytinden alıntıdır.Özdemir Asaf, bunu ifade edebilmek için son dizesini tırnak içine almıştır.

Pişmanlık bu kadar güzel anlatılabilir mi?

Kıymetini bilemediklerimizle boşuna kıymet verdiklerimizin muhasebesini hep sonradan yapmaz mıyız?

Değer verdiğimiz ya da vermediğimiz için kızmaz mıyız kendimize?

Özdemir Asaf’ın dediği gibi, her insanın bir öyküsü vardır ama herkesin bir şiiri yoktur.

Şiiri olanlardansanız, şanslısınız.