(...) "Merhaba. İsmim Selin, 28 yaşındayım. İstanbul Şişli’de oturuyorum. Sefarad Yahudisi’yim. Yaklaşık iki ay önce Emre diye bir oğlanla tanıştım ve çıkmaya başladık. İlk günlerde her şey güzel gidiyordu, çok da iyi anlaşıyorduk ta ki geçen gün Emre bana dönüp, “Selin ben Sefarad değilim, Bizanslıyım buna alış” diyene dek." (...)
Madam Çela,
Merhaba. İsmim Selin, 28 yaşındayım. İstanbul Şişli’de oturuyorum. Sefarad Yahudisi’yim. Yaklaşık iki ay önce Emre diye bir oğlanla tanıştım ve çıkmaya başladık. İlk günlerde her şey güzel gidiyordu, çok da iyi anlaşıyorduk ta ki geçen gün Emre bana dönüp, “Selin ben Sefarad değilim, Bizanslıyım buna alış” diyene dek. İlk başta şaka sandım, Bizans falan... Baktım iş ciddiye bindi, dayanamadım sordum tabi “ne Bizans’ı?” diye (yani benim bildiğim Emre İstanbul doğumlu çünkü). “Yok” dedi ya Çela Hanım, tutturdu, “Ben Bizanslıyım, sen Osmanlı’sın!” Vallaha billahi dedi. Hayır Çela Hanım bir de ortada Bizans kalmamış. Bilmem anlatabiliyor muyum? İlişkimi kurtarmak istiyorum,bir yardımcı olun. Munçoz grasyaz.
Sevgili Novya Selin,
Senin Emre delirmedi, o bir Romanyot. Yani Bizans’tan kalma Yahudilerden. Osmanlı, Anadolu’yu fetih edince, Bizans mizans kalmadı.
Ama ne kaldı?
Yahudileri.
Evet, Bizans Yahudileri geride kaldı.
Peki, senin bu Romanyotlar çok mu mutluydu hayatlarından?
Çok net bilmesem de Romanyotlar’ın Bizans zamanı hayatları pek de kolay olmamıştır Selinika. Ne zaman ki Osmanlı himayesi altındalardı, bu topraklarda ibadetlerine ve kültürlerini yaşamaya daha rahat devam edebildiler. Romanyot kültürü novyam, Sefaradların bu topraklara gelmesiyle hızla yok olmaya başlamıştır. Yani ne zaman ki (sağ olsun, kendisini güzel analım) Sultan 2. Beyazıt’ın izniyle bu topraklara büyük Sefarad göçü oldu, Romanyotlar, Sefaradların baskın nüfusu altında eridi gitti.
Ha tabi, Emre’nin delirdiğini düşünmen çok normal. Romanyotlar asimile olduklarından çok bilinmezler, ben de çok geç öğrenmiştim. Toplasan tüm dünyada 4000-5000 kişi kaldılar.
Kültürlerine gelince, Romanyotlar’ın dillerinden tut bazı duaları bile Sefaradlar’dan farklıdır. Bak bir sor Emre’ye muhtemelen ailesinde büyüklerinden Rumca bilen bile çıkacaktır. Benim bildiğim kendilerine ait Balat’ta Yanbol Sinagogu vardır; çok güzel sinagogdur, muhakkak git gör. Yanılmıyorsam özel günlerde açıyorlar.
Neyse, özetle senin Emre ayaklı tarih. İlişkinize gelince, sen Osmanlı’dan kalma Sefarad, o ise Bizans’tan kalma Romanyot. E zor tabi. Onun yanında, rica edeceğim,“Nasıl İstanbul’u fethettik, ne haber şşştttt Bizanslı? Hoop sizi nasıl da yendik?” diye şakalar yapma. Hiç hoş değil. Ha baktın çok kızdırdı o zaman yapabilirsin. İlişkinin hayrını gör.
Sevgiler, Çela
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bahtsız Röportajcı‘Titanik Rıfkı’
Rıfkı: Bu haftaTitanik Rıfkı köşemizin konuğu Lora Kohen. Sizi kısaca tanıyabilir miyiz Lora Hanım?
Lora: Bendeniz, profesyonel Yahudi’yim, mesleğimi Türkiye’nin farklı yerlerinde icra etmekteyim.
Rıfkı: Tam olarak ne yapıyorsunuz?
Lora: Duruyorum.
Rıfkı: Duruyorum derken?
Lora: Yani duruyorum, olaylar beni buluyor.
Rıfkı: Hangi tür olaylar?
Lora: Her türlü efenim, her türlü. Memlekette ne oluyorsa arkasında Lora vardır deyip geçiyorlar.
Rıfkı: Tam anlayamadım Lora Hanım. Eee tabii zor... Siz yabancıla-
Lora: Yabancı sizsiniz beyefendi teessüf ederim!
Rıfkı: Yok ben tabi canım kötü amaçlı dememiştim zaten kusura bakmayın, dilim şey etti öyle olunca tabi. E peki Lora Hanım memleket neresi?
Lora: İzmir.
Rıfkı: İzmir mi? E ama isminiz yabancı?
Lora: Yabancı sizsiniz beyefendi! Teessüf ederim.
Rıfkı: Yok İzmir deyince hani gâvur İzmir geldi aklıma oradan ben kökeninizi merak ettim.
Lora: Yahu sana ne benim ırkımdan!
Rıfkı: Yok onun için değil, isim şey olunca, tamam konuyu değiştireyim ben peki ne zaman geldiniz?
Lora: Nereye?
Rıfkı: Türkiye’ye.
Lora: Ne biliyim nereye ne zaman geldim Allah aşkına Rıfkı Bey yani. E siz ne zaman geldiniz?
Rıfkı: Nereye?
Lora: Türkiye’ye diyorum, o kadar soruyorsunuz bari ben de sorayım. Siz zaman geldiniz?
Rıfkı: Ben hatırlamıyorum.
Lora: E ben de hatırlamıyorum o zaman.
Rıfkı: Tamam canım Lora Hanım, çok gerginsiniz yani. Siz öyle yapınca ben konsantre şeyedemiyorum..
Lora: Yok ben gergin falan değilim..
Rıfkı: Tamam kızmayın ya Lora Hanım hay Allah ya! Biraz ailenizden bahsedelim o vakit de konu dağılsın. İsrail’de akrabalarınız var mı?
Lora: Bilmem sizin var mı?
Rıfkı: Yok orası şey ya yani sizlerden orda çok var ya sizlerden...
Lora: Bizlerden? Ooo, biz? Biz yalnız... “Biz...”
Rıfkı: Yahu bir konuşturmadınız siz de…
Lora: Hemen siz biz olduk?
Rıfkı: Siz böyle yapınca-
Lora: Siz?
Rıfkı: Yani bizler-
Loro: Sizler?
Rıfkı: Bakın niye böyle yapıyorsunuz ben Yahudileri çok seviyorum, benim de Yahudi arkadaşlarım va-
Lora: Yahu delirtmeyin adamı!
Rıfkı: Evet değerli takipçilerimiz, bu hafta da Yahudi asıllı sanatçımı-
Lora: Ayy pasensya! Alın bu adamı karşımdan!
---------------------------------------------------------------------------------------------------
Eski Şeyler: Eh olduğu kadar
Resimde gördüğünüz Kuçerera, İzmir Sefaradları’na ait sofra geleneğinin bir parçasıdır. Kuçerera, etrafına gümüş kaşık ve çatalların dizildiği içinde su haznesi olan bir kâsedir. Bizim evde, ananemden kalan iki takım var ve tahminen Ermeni bir ustanın elinden çıkma. Misafirler geldiğinde Kuçerera, sofralara konur, tatlılar misafirlere bu şekilde sunulurdu. Tatlısını tadan misafir işi bittiğinde, kirli kaşığını veya çatalını kuçereranın içindeki su haznesinin içine koyardı.
Eski zamanlarda, her kızın çeyizinde bir kuçererası olurdu. Üzerine asılı duran kaşıkların ve çatalların üzerinde aile isimlerinin baş harfleri yazanlar da vardır. Bizimkisine baktım, Ermeni ustanın kendisine ait olduğuna dair imzası var fakat aile harflerini yazdırmamışız. Sofra düzeni değiştikçe, bu İzmir Sefaradları’nın geleneği de ne yazık ki zamanla yok oldu.
Bugün antikacılara gittiğinizde, karşınıza bir kuçerera çıkarsa, onu orada kimsesiz bırakmayın, muhakkak sahiplenin. Çünkü manevi değeri çok.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kalabalıklar arasında ladino söylenmek: Los pipinos s’alevantaron a aharvar el bahçıvan!!!
Bir büyükannenin, torunlarına sözünü dinletemediğinde kızıp söylediğinde şahit oldum. “Salatalıklar bahçıvana karşı ayaklandı” demek.
Bahçıvan kelimesini İzmirliler manav için de kullandığından, bahçıvan ve manav bu deyişte aynı mesleğe denk geliyor. Türkçe karşılığı “ayaklar baş oldu” da denebilir.