Sanılır ki savaşlar ideolojik, dinsel, milliyetçi veya etnik sebeplerle çıkar veya çıkartılır. Oysa dünya üzerinde çıkan savaşların hemen hemen hepsi para ve güç kazanmak için çıkar. Bu konuda bildiğim tek istisna Truva Savaşı’dır. Bu savaş yukarda saydığım sebepler yüzünden değil sırf Truvalı Helen yüzünden çıkmıştır.
Para ve güç hem sebep hem de sonuçtur savaşlarda. Parasal menfaatler XII. yüzyıl İsviçre’si örneğinde olduğu gibi birbirleriyle savaşan ve etnik olarak farklı olan toplumları bir arada yaşamaya zorladığı gibi, maddi menfaatlerin çatıştığı durumlarda Venedik veya Kuzey İtalya örneğinde olduğu gibi etnik ve dinsel olarak aynı kökene sahip grupları dahi ayrılma ve bölünme noktasına getirebilir. Bu tarih boyunca defalarca görülmüş ve ileride de görülmeye devam edecektir.
Bu noktada 85 dolarlık petrolün olası etkilerini irdelemekte fayda var.
Hiç şüphesiz enerji maliyetlerinin düşmesi enerji kaynakları kısıtlı olan ülkeler için son derece önemli bir avantaj gibi görünmekte. Oysa düşük enerji maliyetleri, doğaya daha az Co2 salan çevreci teknolojiler açısından pek avantaj getirmez. Enerji maliyetlerinin düşmesi olsa olsa gelişmekte olan ve fazla teknoloji üretemeyen ülkeler için geçici bir süre avantajdır. Ne de olsa çevreci teknoloji yatırımlarının azalması, küresel ısınma ve bunun getirebileceği sonuçlar kısa vadede dünyayı derinden etkileyecek olaylar değildir.
Esas kaygı geçimlerini petrol ve petrol türevi ürünler ihraç eden ülkeler için geçerli. Çünkü başta Rusya olmak üzere petrol ihraç eden tüm ülkelerin rejimleri ve siyasi istikrarları petrol fiyatlarının bu düşük seviyelerde seyretmesi halinde tehlike altında kalıyor.
Rusya örneğini ele alacak olursak, Kırım’ı ilhak etmesinin ardından Batı Dünyası’nın uyguladığı ekonomik tedbirler ve yaptırımlar, kredi notunun sürekli olarak düşürülmesi, kendini güvensiz hisseden Rusya’nın buna karşılık askeri alanda daha fazla yatırıma gitmesine ve ister istemez ekonomik gelişmesinin zayıflamasına sebep olacak.
Ancak tüm bunlar petrol gelirlerinin yüzde 30 oranında azalması kadar dramatik sonuçlar doğurmaz. Gelir dağılımının hâlihazırda bozuk olduğu Rusya’da gelirin daha da azalması ve alt gelir gruplarının iyice ihmal edilmesi ister istemez beraberinde toplumsal çatışmaları da getirebilir. Süper Güç olma vasfını kaybetmiş olmakla beraber halen önemli siyasi bir güç olan Rusya’nın bu tip bir ekonomik açmaz sırasında siyasi gücü ne seviyede olur ve hangi ülkeye ne kadar siyasi baskı uygulayabilir? Ekonomik kayıplar aynı zamanda siyasi güç kaybıdır en nihayetinde.
Benzer durum hiç şüphesiz Körfez ülkeleri için de geçerli. Hatırlanacağı üzere 2011 yılında başlayan, Mısır ve Libya da rejimin değişmesine sebep olan Arap Baharı dalgasından Suudi Arabistan halka para dağıtarak kurtulmuştu. Peki, fiyatı 85 dolar kalırsa düşen petrol geliriyle gerektiğinde nasıl para dağıtılır? Veya kral iktidarın sürekliliği için benzer durumda aynı hovardalığı cebinden yapma basiretini gösterir mi? Gösterse ne kadar süre için gösterebilir?
Petrol ihracatı sınırlı olan İran’da da durum pek iç açıcı sayılmaz. Rejim yerinde duruyor ancak şeriat hükümleri olabildiğince esnetilmekte. Instagram’da fenomen haline gelen ‘Rich Kids of Tehran’ sayfasında yayınlanan resimler Avrupa gençliğini kıskandıracak düzeyde. Bu bir yanda İran’daki modern gençliği, diğer yanda katı yasaklara inat yaşam tarzını sürdüren gençleri yansıtmakta. Hatta ülkede alkol tüketimi yasakken evlerde alkol ve uyuşturucu partileri verildiği haberleri, bu yasakların yıkılmakta olduğunu göstermekte. Ekonomik olarak zayıflamış olan rejim kural ihlallerini görmezden gelerek halkı rahatlatmaya mı çalışmakta? Oysa gayri resmi de olsa, verilen bazı özgürlükleri geri almak veya geri almaya çalışmak eninde sonunda çatışmaları da beraberinde getirir.
80’li yıllarda 12 dolarlık petrol Sovyetler Birliği’nin dağılmasına sebep olmuştu. Günümüzde 85 dolarlık petrol kalıcı olursa, ülkeleri ve rejimleri yıkacak gücü olabilecek mi?