Ülke şartları ne yazık ki sporu veya futbolu aklı başında bir şekilde değerlendirmeye çok müsait değil... İstediğiniz kadar futbolcuların başarılı performanslarını, teknik direktörlerin stratejik hamlelerini, hakemlerin verdiği kararları tartışın; akıl ve bellek yine Özgecan Aslan’a geliyor. 20 yaşında üniversite öğrencisi bir genç kız bindiği minibüste önce tecavüze uğruyor, ardından demir sopayla dövülerek öldürüldükten sonra bilekleri kesiliyor, cesedi tanınmasın diye yakılıyor ve nehre atılıyor... İstediğimiz kadar bu sayfalardan futbolla, sporla ilgili ahkâmlar kesip duralım, anne-babasının binbir zorlukla yetiştirip topluma kazandırdığı Özgecan artık aramızda değil... O yüzden aşağıdaki satırlarda ne anlatsak boş, ne desek nafile...
Olur da yaşananları kısa bir süreliğine unutmak isterseniz, Beşiktaş’ı yazdım bu yazıda... Perşembe günü Liverpool ile UEFA Avrupa Ligi’nde karşılaşacak temsilcimizi... Hiç kuşku yok ki olağandışı bir sezon geçiriyor Beşiktaş. İnönü Stadı’nın yeniden inşa ediliyor olması nedeniyle iç saha maçlarını 5-6 farklı statta oynuyorlar, deplasman maçları da dahil olmak üzere sürekli seyahat ediyorlar. Futbol yolculuklarını bu sezon deyim yerindeyse bir seyyah misali sürdürüyorlar. Bununla birlikte yaşanan sakatlıklar ve alınan cezalar nedeniyle kadro sürekli yamaya ihtiyaç duyuyor. Lig, Avrupa ve geride kalan kupa serüveniyle birlikte Beşiktaş bu sezon 37 maça çıktı. Liverpool maçı ise siyah-beyazlılar adına 38. karşılaşma olacak. Sezonun belki de en önemli maçında Beşiktaş’ın karşısında son haftalarda form durumu gitgide yükselen bir Liverpool olacak. Liverpool, özellikle Kasım ayında yaşadığı düşüşün önüne çok hızlı bir şekilde geçmeyi başarabildi. Bunda menajer Brendan Rodgers’ın taktik dizilişi değiştirmesi önemli rol oynadı. Dörtlü savunma anlayışından vazgeçip, üçlü savunma uygulamaya başladılar. Menajer Rodgers, düşüşün yaşandığı dönemde forma giyen bazı oyuncularda ısrar etmek yerine, asıl mevkileri farklı olan isimlerin yerlerini değiştirdi. Rodgers böylece hem oyuncuların sınırlarını zorladı hem de rakip takımın işlerini zorlaştıracak hamleleri geliştirmiş oldu. Emre Can, Henderson, Coutinho ve Sterling yeni sistemde dişlilerin doğru bir şekilde çalışmasını sağlayan isimler... Uzun süreli sakatlık periyodundan çıkan Sturridge de yavaş yavaş forma girmeye başladı. Beşiktaş’ın özellikle bu 5 oyuncuya dikkat etmesinde yarar var. Bursaspor gibi ligin hücuma en hızlı çıkan takımı karşısında savunmada verilen gedikler, Beşiktaş için uyarıcı bir zil niteliğindeydi. Anfield gibi Avrupa’nın en zorlu deplasman sahalarından birinde Beşiktaş defansının, Bursaspor maçında olduğu kadar açık vermesi tur şansı adına işleri zorlaştırır. Demba Ba’nın gücüne, Sosa’nın aklına, Gökhan ve Olcay’ın yaratıcılıklarına, Veli ile Atiba’nın enerjilerine çok ihtiyacı var Beşiktaş’ın... Ama en çok da takım olarak mücadele etmelerine... Oyunun her anında takım bütünlüğünü bozmadan, İngiltere’nin en formda ekibine karşı koyabileceklerini, onlara meydan okuyabileceklerini hissettirmeleri gerek... Aksi takdirde İstanbul’daki rövanş maçı daha zor hale gelebilir...
Gönül; Özgecan’ın da arkadaşlarıyla birlikte Liverpool-Beşiktaş karşılaşmasını izlemesini, bir psikoloji öğrencisi olarak üniversitede öğrendiği bilgilerle futbolcuların saha içindeki davranışlarını değerlendirmesini isterdi. Ancak o akıl almaz bir vahşetin mağduru olarak artık aramızda olamayacak. Henüz hayatının baharını bile yaşayamamış bir varlığa, böylesi alçakça bir sonu reva görenlerin kaderi artık takibimizde... Vicdanlar hep kanayacak, ama artık o kanayan vicdanlar bu ülkede adaletin nihayet tecelli ettiğini görmek istiyor...