100. Mezunlar Günü…

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
18 Mart 2015 Çarşamba

Yazı, gazete yazısı olduğu için uygun bir yazı dili seçmem lazım ama yapmayacağım. İçimden geldiği gibi yazacağım yine.

Okulumuzun 100. yılını, çeşitli faaliyetlerle kutluyoruz.

Bu yüz yıl, sadece bir okulun yüz yılı değil, aynı zamanda bin yıllardır bu topraklarda varlığını sürdüren Türk Musevi Cemaati’nin, tarihe ışıl ışıl bıraktığı bir pırlantadır. 

Cumhuriyet öncesinde üstelik Çanakkale Savaşı’nın yaşandığı, Cihan Harbi’nin ortalığı kasıp kavurduğu bir dönemde, büyük sıkıntılarla da olsa farklı kültürlerin büyük zenginliğini aynı çatı altında bir araya getirmeyi başarmış bir cemaatin en güzel yapıtaşıdır okulumuz.

Mezunlar Kolu, okulumuzun Matematik Bölüm Başkanı ve eski mezunu Berta Banana başkanlığında çalışan çok özverili ve coşkulu bir ekip…

Hepsini tek tek tanımıyorum ama çalışmalarının içeriğini, gönüllülüklerinin sahiciliğini biliyorum, hissediyorum ve bu işlerin sadece ve sadece istekle yapılabileceğini de bilen biri olarak her birini candan kutluyorum.

Tabii öncelikle Berta’yı…

Bundan 70 yıl, 60 yıl, 50 yıl önce okulumuzdan mezun olanlara ulaşmak, onları aynı günde ve saatte bir araya getirmek, onlara hiç unutmayacakları bir gün yaşatmak, aynı masa etrafında hepsini buluşturup bir yemek eşliğinde eski günlere, ardından da servislerle eski okula götürmek, bütün bunları düşünmek, planlamak, istemek ve yapmak…

Çok güzel düşünmüşsün, aklına, yüreğine sağlık, demekle bitmiyor işler. Bizim de bütün bu gönülle yapılan işlere dikkat etmemiz ve onları yapanları fark etmemiz gerekiyor.

Çünkü cemaatte çalışan yüzlerce gönüllü var ve hepsinin ayrı ayrı işleri, hayatlarını idame etmek için sorumlu oldukları başka çalışmaları var. Bir de cemaatin hastane, okul, dernek ve diğer kurumları için gece gündüz demeden, aileden fedakârlık ederek, bazen özel yaşamı hiçe sayarak çalışmak, ancak dışarıdan bakıldığında kolay bir iştir bana göre…

İşte Berta bu zor işi başarıyla ve severek yapan bir mezun ve öğretmen… Okulda sayısız sorumluluğu var, iki çocuk annesi, mutlu bir eş ve cemaatini, okulunu çok seven genç bir kadın… Pek çok öğrencimize örnek… Bütün mezunlara da…

Yüz yılını geride bırakmış bu okulun bir parçası olmak, böyle bir törende bundan on yıl ve yirmi yıl önce mezun olan öğrencilerimi görmek, yılların ne kadar büyük bir hızla aktığını, asıl olanın sevgi ve saygı olduğunu, başarının istek olduktan sonra mutlaka geleceğini, hayatın ne olursa olsun sağlam temeller almış bir genci yarı yolda bırakmayacağını görmek şahane bir doyum…

Yetmiş yıl önce mezun olmuş büyükannelerine, kendileri de yıllar sonra aynı okulda okuyan  iki torunun plaketini vermesi günün en güzel anlarından biriydi. Bütün salon ayakta alkışladı hayatın bu güzel sürprizini… Bu sağlam zincirin en büyük ve en küçük halkalarıydı onlar, hem kendi aileleri içinde hem de okulun tarihi içinde…

Altmış yıl önce mezun olan bir beyefendiyse İsrail’den iki günlüğüne sadece bu törene katılmak için gelmişti. On yıl önce, altmışıncı törene de katılmayı çok istiyorum, diyerek salondan ayrılmış. On yıl sonra duası kabul olmuş bir şekilde mikrofondan bizlere aynı coşkuyla seslenir ve bunları anlatırken onun yetmişinci yılını da görmesi için dua ettim oturduğum yerde…

Böyle günler güzeldir, hele ki okulunuz tekse…Eşi ve benzeri yoksa….Sadece bize ait olan özel izler, güzellikler, nitelikler taşıyorsa…Nerede olursanız olun, mezunlar kolu sizi aradığında onların sesine kulak verin. Her yıl mart ayında, sınıf arkadaşlarınızla okulunuzun duvarlarına, merdivenlerine, bahçesine, sınıflarına sinmiş sesinizi yeniden duymaya gelin.