Kokonikalar üzgün

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
2 Nisan 2015 Perşembe

Pesah, matsa i maror.

Bu cuma gecesi her Yahudi evinde seder sofrasında söylenecek bu üç sözcükle bir hafta sürecek olan Pesah Bayramı kutlanacak. Mısır’da özgürlüklerine kavuşarak yola çıkan Yahudi halkı binlerce yıldan beri bu öyküyü babadan oğula aktararak günümüze kadar getirdiler.

Hazırlığı uzun ve el tutan bir bayramdır Pesah. Önceleri çok söylenirdim. Sonra olaya bakış açım değişti. Önemli olan ailenin bir arada kalmasıydı. Özellikle de aile büyüklerinin Seder’e katılacak kadar sağlıklı olmasıydı. Gençler, geleneksel yemeklerin anneannelerinin evinde alıştıkları tarzda, lezzette olmasını beklerler. Her ne kadar annem gibi başarılı değilsem de bayram yemeklerinin tarifi dört nesilden beri aynıdır. Öte yandan nasıl yapıldığını bildiğimiz halde, ‘dulse blanko’ (beyaz tatlı) gibi, ‘punto’sunu tutturamadığımız zahmetli tatlar da tarihe karıştı. Her ne kadar benzerleri hazır satılıyorsa da bir türlü aynı hazzı bulamadık.

Haroset yapmayı da hiç öğrenemedim. Becerememekten değil, şimdiye dek hazırlayan kişilerle özdeşleştirdiğimden ve yaparken kattıkları sevgiyi hissettiğimdendir. Çocukluk yıllarımda ‘haroset’i halam Sara Kohen yapardı. Sonraları arkadaşım Sima O. bu işi üstlendi. Her bayram öncesi evinde bir kavanoz trafiği başlar; biz de payımızı alırız. Haroset’in adı artık ‘Sima’nın haroseti’ olarak patentini aldı. Annemin kahverengi ‘az kolesterollü’ yumurtaları olmadan ve nasılsa yapamam diye hiç denemediğim ‘krem karamel’siz bir masa düşünemem.

Neyse ki seri imalat şeklinde yaptığım Pesah kekleri her zaman başarılıdır. Malzemeyi karıştırdıktan sonra, eskiden çocukların dipte kalanı parmaklarıyla sıyırdıkları kısmı, şimdi ben sürdürüyorum.

***

Ekim ayında bir kültür turuyla Edirne’ye gitmiş ve bu vesile ile hâlâ tadilatı süren Büyük Sinagog’u ziyaret etmiştik. Sinagogun geçen haftaki görkemli açılışına tanıklık edemedim. Her ne kadar töreni videodan izleyip konuşmaları dinlediysem de, olayı bire bir yaşamak gibi değildi.

Gerçekten bir milat yaşandı. Önemli olan bundan sonrası. Orayı yaşatacak, ayakta tutacak dönemsel etkinliklerin yapılması kanımca daha büyük bir ‘mitsva’ olacak.

***

Bir dostum vardı; yüreğimde hep olacak. Geçen hafta sevdikleri O’nu çok kalabalık bir şekilde son yolculuğuna uğurladılar.

Av. Selim İşman’ı mesleki boyutuyla tanımadım. Hümanist kişiliği, dostluğa, yardımseverliğe açık olan yönüydü bildiğim. Karşıdan bakıldığında, o ‘cool’ görünüşünün altında büyük bir mizah ustası bulunduğuna inanamazdınız.

Selim Bey’i yakından tanıdığınızda çeşitli dillerin şiveleriyle yaptığı taklitlerinde ne denli başarılı olduğunu anlardınız.

Bence en büyük hüneri az kelimeyle çok söz söyleyebilme yeteneğiydi. Çeşitli kurumlar için yaptığı bireysel veya toplu skeçler hep zihinlerde olacak.

Sevgili Selim İşman, ‘kokonikalar televizyonu’nun bir kanalı sizi hep hatırlayacak.

Huzur içinde kalın.