Son zamanlarda IŞİD ile ilgili çıkan haberleri takip ettiğimizde örgütün zayıfladığına, yürütülen savaşta yenildiğine dair düşüncemiz pekişiyor. Sonuçta haberlerde sürekli okuduğumuz örgütün zayıfladığı, zayıflayacağı, ABD’nin başarılı hava saldırısı, örgütün lideri Bağdadi’nin ağır yaralı ikinci adamının ve örgütün kasası olarak tanımlanan kişilerin öldüğü… Oysa son olarak IŞİD, Bağdat’ın hemen yanı başındaki Ramadi şehrini de ele geçirdi. Yani bize pompalanan tüm bu olumlu haberler sürerken IŞİD nerdeyse tüm Irak’ı ele geçirdi ve soykırım niteliğindeki katliamları devam edecek gibi görünüyor.
George W. Bush’un sorumsuzca ve şuursuzca işgal ettiği Irak’tan, sistemi, demokrasiyi değilse bile görece olarak düzgün bir yönetimi oturtmadan çekilen Obama’nın tüm bu olanlardan payı olmadığının söylemek mümkün değil. Aynı şekilde ABD’nin keyfi kararlarına ses çıkarmayan gerek müttefikleri gerekse karşıtlarının Irak’taki içinden çıkılmaz durumdan dolayı sorumlulukları büyük.
BM, insan hakları, medeniyet seviyesi, 21. yüzyıl söylemlerinin hepsi kulağa hoş geliyor. Ancak sonuçta bu söylemler küresel kandırmacanın bir parçası olmaktan ileriye gidemiyor. Medeni sayılan dünyanın endişesi IŞİD’in yaptığı katliamlar değil IŞİD çamurunun bir parçasının kendisine bulaşması maalesef. Buna bir örnek İngiltere mesela; IŞİD’e çok sayıda İngiliz vatandaşının katıldığı sır değil. Sayı her ne kadar 700 civarında dense de gerçekte sayı bunun çok üstünde de olabilir. Ancak İngiltere’nin endişe duyduğu konu bu kişilerin Ortadoğu’da yaptıkları veya yapacaklarından çok bu kişilerin geri dönüp kendi ülkelerinde terör yaratmaları.
Suriye ve Irak öyle veya böyle cehenneme döndü ve yakın gelecekte de düzelmesi beklenmiyor. Esad, Suriye yönetiminden çekilse veya yok edilse dahi bölge yakın bir gelecekte durulmayacak. En ürkütücü ve ürkütücü olduğu kadar muhtemel olan ihtimal ise IŞİD’in bu savaşta başarılı olması ve kendi beyan ettiği gibi oluşan otorite boşluğunda gerçek bir devlet statüsü kazanması. Bu durum gerçekleştiğinde, ABD ile uyumlu çalışma sözü vermesi halinde Bağdadi’nin herhangi bir mahkemede yargılanacağına kim inanır? ABD korumasında gerçek bir devletin yönetimine geçer sadece.
Öte yandan, şu an dünyada en önemli ve/ya bir dünya savaşı çıkartacak nitelikte bir sorun değil IŞİD. En azından bölgede olanlar kesinlikle Rusya ile ABD’yi doğrudan karşı karşıya getirmiyor. Oysa Ukrayna’da kaynayan kazan ABD ile Rusya’nın doğrudan karşı karşıya gelmesini sağlayacak cinsten. Görünürde Ukrayna ile Rusya anlaşmış gibi. Oysa her iki tarafta da alenen savaş hazırlıkları sürüyor.
ABD Ukrayna’ya 300 askeri eğitmen gönderdi. Ukrayna’da milliyetçilik söylemleriyle orduya adam toplanıyor. Ukrayna Kırım’ı geri istiyor hesapta. Oysa aslında gerçekte olan, ABD Ukrayna’yı kendi etki alanında istiyor.
Bugünlerde herkesin dilinde Donetsk’te keşfedilen kaya gazı kaynakları var. Rusya’nın bu enerji kaynaklarına el koyma niyeti var diye de konuşuluyor. Sanki Rusya’da enerji kaynağı açlığı var. Ancak buradaki konu enerji kaynak eksikliği değil, Ukrayna’nın jeostratejik konumu ve onun hangi safta kalacağı mücadelesi. Ukrayna’nın ABD güdümüne girmesi ve ardından Ukrayna’da açılacak bir ABD üssü Rusya’yı askeri olarak kontrol etme teşebbüsü anlamına gelir. Rusya’nın tam sınırında bu duruma razı olacağını düşünmek mümkün değil.
Diğer yandan Rus ordusu da astronomik bedeller ödeyerek orduya adam topluyor. Rusya’da ne kadar işsiz kalmış, Kırgız ve Çeçen varsa Rus ordusuna yazılıyor. Kazan bölgede kaynıyor. Savaş kaçınılmaz görülüyor. Savaştan sonra Rusların barbarlığından, Ukrayna’nın özgürlük ve demokrasi mücadelesinden bahsedilecek gene. Ancak Ukraynalıların nasıl kışkırtıldığından ve Ruslara kırdırıldığından bahsedilmeyecek yine. Bu nedenle tüm dikkatler Ortadoğu’ya odaklanmışken Suriye veya Irak’tan önce Ukrayna sorunu yeni bir soğuk savaş dönemini daha da kötüsü yeni bir dünya savaşını başlatabilir.