Kimi zaman geçmişe yönelik kendimle ilgili sorgulamalarım oluyor:
Yanlış kararlarımdan kaynaklanan olumsuz gelişmeler, iş hayatımda yaşadığım parasal kayıplar, kimi kişilerle elde olmayan nedenlerden dolayı zedelenen ilişkiler, kısacası yaşantımda iz bırakmış tüm olumsuzluklar üstüne… Bu olayları, bir film şeridi gibi gözümün önüne getirdiğimde, oluşmalarının ortak nedeni olarak şunu görüyorum:
Duracağım yeri ve zamanı bilememişim!
Verilmekte gecikilmiş bir karar, dilenmemiş bir özür, söylenmekten sakınılmış birkaç sevgi sözcüğü, kimi yaklaşımlarda hoşgörü eksikliği, sezgilerime yeterince yer vermemiş olmam… Aradan geçen yıllar, bu olayları daha nesnel ve eleştirel gözle görmemi sağlıyor. Keşke sözcüğünü kullanmayı sevmiyorum, oturup geçmişle hayıflanmanın da bir anlamı yok; ancak geleceğe yönelik, adımlarımı daha sağlam atmam yönünden, kendimle yüzleşebilmemin önemli olduğunu düşünüyorum.
Bu söylediklerim, sanırım her alanda, yalnız kendim için değil, hepimiz için önemli birer konudur:
Bedensel gücümüzün üstüne çıkarak, sağlığımıza zarar veriyoruz.
Tutkularımızı doğru zamanda gemleyemediğimiz için, sürekli olumsuzluklar yaşıyoruz.
Kazanma hırsımız yüzünden, daha çok para ve zaman yitiriyoruz.
Bireysel çıkarlarımızı her zaman önde tuttuğumuzdan, sınırlarımızı kendimizce genişletiyor, iş ve arkadaşlık ilişkilerinde nerede duracağımızı kestiremiyoruz.
Yaşamın her alanında, bu örnekleri istediğimiz kadar çoğaltabiliriz. Sorun, sanıyorum zihinsel ve bedensel fren sistemimizi sorgulamakta yatıyor!..
Nasıl ki tehlike karşısında frene basılıp durdurulmamış bir araç her türlü kazaya neden olabilirse, zamanında ortadan kaldırılmamış bir olumsuzluk, bizi istenilmeyen daha güç durumlara düşürebiliyor.
Yeri geldiği için sınırları zorlamaktan da söz edebiliriz: Kuşku yok ki, her başarının arkasında zorlanan, aşılan sınırların mutlaka büyük bir etkisi vardır. Önemli olan olası kayıpları önceden öngörerek gerekli önlemleri alabilmek, zamanında çekilmesini bilmektir.
Ünlü kişilerin anıları, yaşam öyküleri her zaman ilgimi çekmiştir. Fırsat buldukça yayımlanan bu kitapları alıp okuyorum. Bu anlatılarda, zorluklar karşısında nasıl bir davranış sergilendiği, olumsuz gelişen ya da sonuçlanan olayların nasıl yönetildiğini okuyarak kendime bir pay çıkarabiliyorum. Kuşkusuz birçoğumuzun yaşadıklarında kimi benzerlikler görebiliriz. Asıl farklılık, bunlarla karşılaştığımızda nerede ve nasıl yer aldığımızdır: Kayıplarımızı en düşük düzeyde mi tuttuk yoksa bunları kârlılığa mı dönüştürdük, bozulan ya da bozulmaya doğru giden ilişkileri zamanında düzeltebildik mi, olumsuz gelişen olayları engelledik ya da olumluya çevirebildik mi?.. Bu ve benzer soruların yanıtları, bizim diğer insanlarla olan davranış farklılığını ortaya koymaktadır.
Başarı ya da başarısızlıklarımız, duracağımız yeri ve zamanı bilip bilmemekten kaynaklanıyor.