Fenerbahçe ve Beşiktaş geçtiğimiz hafta yeni teknik direktörlerini açıkladı. Beşiktaş günlerdir basında çıkan haberlerin paralelinde Şenol Güneş ile sözleşme imzaladı. Fenerbahçe ise onca yazılıp çizilen antrenör isimlerinden sonra Portekizli teknik adam Vitor Pereira ile yeni sezona gireceğini duyurdu.
Fenerbahçe’nin tarihine baktığımızda Süper Lig’in başlangıç yılı olan 1959 yılından beri tam 56 teknik adamın takımı yönettiğini görüyoruz. Bu 56 teknik adamdan 24’ü yerli 32’si ise yabancı. Fenerbahçe Süper Lig’de 19 kez şampiyon olurken bu şampiyonlukların 16 tanesini yabancı, üç tanesini ise yerli teknik direktörlerle kazanmış. Yani Fenerbahçe’nin kimyasının yabancı antrenöre uygun olduğu gerçeği bu istatistiklerle ortaya çıkmış oluyor.
Yabancı hoca Fenerbahçe’nin kimyasına uygun ancak ‘sabır’ sözcüğü maalesef camiaya oldukça aykırı. Bu sebepten ötürü yabancı hoca ve sabır kelimesini çelişkili iki değişken olarak görüyorum. Zira sportif direktör olarak atanan Terraneo ve daha 4-5 gün önce görev başı yapan Vitor Pereira gerek camia gerekse Türkiye Ligi bilgisi olarak çok da bilgin sayılmazlar. Bu isimlere ligi ve camiayı ne kadar anlatsanız bile, örneğin kısa vadede bir Mustafa Denizli kadar yarar sağlayamazlar. Fenerbahçe Asbaşkanı Mahmut Uslu’nun “En az sekiz oyuncu alacağız” sözünü de işin içine kattığımızda, hem sportif direktör, hem teknik direktör hem de takımın büyük kısmının camiayı bilmeyen isimlerden oluştuğunu görebiliyoruz. Yani bu sezonun Fenerbahçe için camianın kimyasında pek bulunmayan ‘sabır’ sezonu olması gerekiyor. Taraftarın başarısızlık kabul etmediği Fenerbahçe’de Vitor Pereira ve ekibinin başlangıçta biraz şansa ihtiyacı olduğu kanaatindeyim. İyi bir başlangıç yaparlarsa gerisini de getirebilirler, ancak kötü bir başlangıç durumunda geçen sezon örneğini gördüğümüz tribünler ile Emenike arasında yaşanan gerginlikleri sıkça görebiliriz.
Geçen sezon Beşiktaş’ı ligin sonuna kadar şampiyonluğun en büyük favorisi olarak görüyordum. Ligi iyi tamamlayamamalarının birkaç sebebi vardı. En önemlileri ise takımda şampiyonluk yaşamış isimlerin azlığı yani tecrübe eksikliği ve statsızlık idi. Ben bu sene Beşiktaş’ı yine en büyük favori olarak görüyorum. Yönetimi aynı, takım kadrosu aynı ve takımın başına ligi en iyi bilen hocalardan biri Şenol Güneş getirildi. Oturmuş bir düzene, lige hakim ve büyük bir hocanın getirilmesi Beşiktaş’ı benim gözümde en büyük favori yapan etken, ancak statsızlık durumu yeni sezonda yine Beşiktaş’ın en büyük problemi olacak.
Türkiye Ligi’nin son sekiz sezonuna baktığımızda hep yerli teknik direktörlerin şampiyon olduğunu görüyoruz. Bu da aslında ligi bilen isimlerin maratona çok önde başladıklarını gösteriyor. Yeni sezonda yine Şenol Hoca ve Hamza Hoca’nın Vitor Pereira’ya göre birkaç adım önde olduğunu düşünüyorum.