22 Temmuz 1789

Sami AJİ Köşe Yazısı
22 Temmuz 2015 Çarşamba

Aslında başlık 14 Temmuz 1789 olacaktı.  Ama Şalom geçen hafta (yani 15 Temmuz 2015 tarihinde) yayınlanmayınca ben de tarihi değiştirdim ve bir hafta ileri attım. Zaten pek de fark etmez, siz de olayları tıpkı o zamanın diğer Avrupa halkları gibi bir hafta geç öğrenmiş oluyorsunuz.

Hepimizin bildiği ve ilkokuldan itibaren bize öğretildiği gibi, tarih çağları, İlk Çağ, Orta Çağ, Yeni Çağ ve Yakın Çağ’dır. Her çağın başlangıç tarihini de çok önemli olaylar belirler (en azından tarihçiler böyle karar vermiş.) Örneğin Yeni Çağ’ın başlangıcı 29 Mayıs 1453, yani İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethidir.

Yakın Çağ’ın başlangıcı da, yine tarihçiler tarafından 14 Temmuz 1789 olarak kabul edilmiştir. (Halen, hepimiz Yakın Çağ’da yaşıyoruz; yani insanlık 1789’dan beri önemli bir olayla karşılaşmadı demektir veya tarihçiler henüz bu konuda henüz mutabakata varmadılar.)

Peki, 14 Temmuz 1789’da ne oldu? Gelin bunları görgü tanıklarından dinleyelim:

Birinci ve en önemli görgü tanığı Fransız Kralı 16. Louis. Bakın 14 Temmuz 1789 tarihinde günlüğündeki sayfaya ne yazmış: “Rien”(hiç).  Şaşırdınız değil mi? Aslında o gün 16. Louis, Paris yakınlarındaki Versailles Sarayından ava çıkmış ve gün sonunda eli boş dönmüştü. Bu tek kelimeyi günün özeti olarak kaydetmişti.

Kral’dan bir şey öğrenemeyeceğiz1. O zaman gazetelere bakalım. O tarihte en fazla basan ve 1631’de yayınlanmaya başlamış gazete ‘La Gazette de France’2. Kral’a ve yönetime tamamen bağlı ve günümüzün tabiri ile ‘yandaş’ diyebileceğimiz bir basın organı. O gazetenin nüshalarına bakıyorsunuz. Kayda değer bir olay yok. Kral’ın ve idarenin aldığı bazı kararlardan bahsetmiş. Birkaç adi vaka, magazin haberi, o kadar.

Ancak gazetenin sahibi, ertesi günü ‘Le Gazettin’ (Gazetecik) adında bir ilave çıkararak, mecliste yapılan tartışmaları aktarıyor ama fiilen olup bitenle ilgili bir haber yok.   

 Özetle Fransız basınından bize fayda yok. Bir de yabancı basına bakalım:

1680 yılından beri satışta olan ve Fransızca yayınlanan bir gazeteyi açıyoruz:  ‘La Gazette de Leyde’ (İsminden anlaşılacağı üzere Hollanda’nın Leyde şehrinde basılıyor, tüm Avrupa’da okunuyor ve Fransa’ya da kaçak giriyor.)

Gazeteye göre Paris’te 14 Temmuz akşamı çok ciddi olaylar meydana gelmiş, ölü ve yaralılar olmuş, Bastille Hapishanesi basılmış oradaki mahkûmlar serbest kalmış. O kadar.

Şimdi de İngiltere’deki basın yayın organlarına bakalım.

The London Gazette’in (1685 senesinde yayın hayatına atılmış) Paris muhabiri bakın neler yazıyor:

14 Temmuz günü tüm şehirde hayal kırıklığı hâkimdi. Tüm dükkânlar kapalı. Sokaklarda kimsecikler yok. Sadece bazı kişiler kendi mülklerini ve güvenliklerini korumak için silah elde bekliyorlar. Artık hiç kimsenin mevcut polis teşkilatına itimadı kalmamış.

Akşama doğru büyük bir topluluk iki top eşliğinde Bastille Hapishanesinin önüne geldi. Hapishane müdüründen orada bulunan cephanenin kendilerine teslimini istediler. Tam görüşmelere başlanacakken kale komutanı halkın üzerine ateş açılması emrini verdi. Kalabalık sanki deliye dönmüştü. Kaleye karşı saldırıya geçtiler. Kısa bir süre sonra kapıda büyük bir gedik açıldı ve halk içeri girdi. Askerlerin teslim olmaktan başka çareleri kalmamıştı. Kale komutanı tutuklanarak derhal belediye binasının önüne getirildi ve kısa bir yargılamadan sonra idama mahkûm edildi. Aynı anda hüküm infaz edilerek kafası kesildi.”3

15 Temmuz 1789 günü, aynı muhabire göre durum sakindir ve bakın neler yazmış:

“Şehrin girişinden belediye binasına kadar giden yolun iki tarafına silahlı siviller dizilmişlerdi. Majesteleri (16.Louis) binanın girişinde, oraya, Paris halkının arzularını yerine getirmek için geldiğini ve elindeki bütün yetkileri kullanarak, şehre tekrar huzur ve sükûnu geri getireceğini vaat etti. Binadan ayrılırken, Majesteleri halkın ve Paris Belediyesinin bağlılık, sadakat ve sevgi mesajlarına mazhar oldu. O anda Paris’te takriben 150 bin silahlı kişi (asker ve sivil ve asker) bulunmaktaydı.”4

Özetle, gazetelere bakarsak, 14 Temmuz’da öyle abartılacak bir olay meydana gelmemiş. Veya en azından kısa sürede durum yeniden sanki normale dönmüş.

Ancak 30 Temmuz 1789 tarihli raporunda Fransa’daki İngiliz Büyükelçisi, Dorset Dükü 14 Temmuz ve sonraki günlerinde gelişen olayları, dünya siyasetini ve sosyal yaşamını tamamen değiştirecek bir süreç şeklinde niteledikten sonra, şöyle noktalıyor: “Fransa, artık hür bir ülkedir…”5

 

---

1 16. Louis’nin olaylara karşı duyarsız kaldığı sanılmasın. Ama Kral’ın ilk yıllarındaki tecrübesizliği, daha sonra ülkede kuraklıktan doğan kıtlıklar, İngiltere’ye karşı sürdürülen dolaylı ve dolaysız harpler sonucu, bitmek tükenmek bilmeyen mali krizler, ciddi reformlar için sarf ettiği tüm gayretleri akim bırakmıştı.

2 La Gazette de France, 1631 yılında zamanın ünlü devlet adamı ve 13. Louis’nin Başbakanı Cardinal Richelieu’nin desteğiyle dağıtılmaya başlanmıştı.Gazete 1915 yılında kapandı.

3 Paris halkı inanılmaz bir provokasyon sonucu Bastille Hapishanesine yönlendirilmiş ve oradaki sözüm ona yüzlerce mahkumun serbest bırakılmasını talep etmişti. Sonuçta hapiste sadece yedi mahkûm olduğu anlaşılmış. Bunlardan iki tanesi deli idi, biri müebbet hapse mahkûm bir cani, diğer dördü de kalpazanlıktan hükümlü idiler. (Kalpazanlar karmaşadan istifade ederek kaçtılar, diğerleri ertesi günü başka bir mekânda tekrar hapsedildiler.)

4 1789 tarihli gazetelerin nüshaları ‘Gallica’ ve National Archives sitelerinde görülebilir.

5 Büyükelçi Dorset Dükünün raporu aslında bu olayın Avrupa’nın geleceğini ne şekilde etkileyeceğini, müthiş bir öngörü ile çok açık bir şekilde belirtmektedir.

6 Osmanlı’da Türkçe basılan ilk gazete 1831 çıkmaya başlayan Takvim-i Vekayi’dir. Daha önceki yıllarda, İmparatorluk içinde Arapça ve Fransızca basılmış gazeteler mevcuttu.