Köşe yazımı yazmak için klavyemdeki tuşlara dokunmaya her başladığımda, keyifli bir yazı yazmak istiyorum. Bir çırpıda okunacak, mizah dolu olması şart olmasa da okuyan kişinin yüzünde hafif bir gülümseme bırakabilecek, deniz kenarında bir şezlongun üzerinde mayışmış yatarken, o hasır şemsiyenin altından sızan güneş ışıklarının yardımıyla okunabilecek… Bu haftaki yazıma “Hacımemiş’e gitmeyeni dövüyorlar” gibi esprili bir giriş yapmak istiyorum mesela. Sonra insanlar şehit oluyor, kadınlar susturuluyor, masum insanlar canlı bombaların hedefi oluyor… Gazeteden okuyunca bile insanın gözü doluyor. Ailelerinin halini düşünmek bile istemiyor insan.
***
İnsanların kötülüğü insanlarla da sınırlı kalmıyor. Bir diş hekimi – diş hekimi olduğundan dolayı, kendini insanları sağlığına kavuşturmaya adayan biri olduğunu var sayıyoruz – binlerce dolar verip bir aslanı ok ve yay gibi ilkel aletlerle öldürerek saatlerce acı çekerek ölmesine sebep oluyor. Burada beni ilgilendiren diş hekimin Walter Palmer, aslanın Zimbabwe’nin ünlü aslanı Cecil olmasından ziyade, bir hayvanın zevk için ilkel bir biçimde vurulup saatlerce acı çekmesi. Bilinçsizce kesilen kurbanları, Çin’de katledilen köpekleri hatırlatıyor, hayvan sever biri olarak tarifsiz üzülüyorum.
Aslan Cecil’in öldürüldüğü andan itibaren kafamı kurcalayan, daha mühim başka bir soru var: Diş hekimleri Hipokrat yemini etmez mi? Etmezse de uygulamaz mı? İnternetten okuduğum kadarıyla diş hekimleri de tıp doktorlarına benzer bir yemin ediyorlar. Hipokrat yeminin en kısa özeti zarar vermemek ve Tanrı’yı oynamamak ise, insanları iyileştiren biri hayvanlara karşı nasıl bu kadar kötü ve acımasız olabilir? İyilik ve kötülüğün mesleklere göre dağılım istatistiği yoktur tabii. Hayvanlara eziyet eden hiç kimse benim gözümde affedilemez, ama tıp alanında çalışan birinin kötülüğü bir o kadar da anlaşılmaz. ‘Zevk için öldürme’ ve sportif veya sosyal aktivite gibi varsayılan ‘av’ kavramını hiçbir zaman anlamayacağım.
***
Hayran olduğum iki meslek dalı vardır. Saygı duyduğum demiyorum çünkü neredeyse tüm mesleklere saygı duyarım. Ancak rakipsiz olarak ilk doktorlara ve ikinci olarak da pilotlara hayranlığım ayrıdır. Ne de olsa biri hasta bir insanı sağlığına kavuşturur, öbürü de alır sizi dünyanın öbür ucuna götürüp kuş gibi konar. İkisi de bir nevi mucize gerçekleştirir. Doktor birinin başka bir canlıya eziyet çektirmesi affedilemez, canlı bir bombanın yardım götüren gençleri öldürmesi de, vatani görevini yapan askerin teröre kurban gitmesi de… Affedilemeyen o kadar acı olay var ki bu ara. Keyifli tatil yazıları başka bir zamana kaldı...