Fransa’da hayvanların hukuki statüsü değişti. Evcil hayvan, kanun karşısında artık ‘kişisel bir mülkiyet’ değil ‘hissiyatı olan bir canlı’ konumuna geçti.
17 Şubat 2015’de Resmi Gazete’de yayımlanan yeni Medeni Kanun maddesiyle Fransa’da hayvanların hukuki statüsü değişti. Evcil hayvan, kanun karşısında artık ‘kişisel bir mülkiyet’ değil ‘hissiyatı olan bir canlı’ konumuna geçti. Hayvanseverlerin 200 yıllık mücadelesi hayvan hakları adına büyük bir zaferle sonuçlandı.
Fransızlar evcil hayvanlarına çok düşkünler. Ülkedeki hane sayısının yarısında evcil hayvan mevcut, toplamda kendi nüfusları kadar hayvan nüfusu var. Bu rakam Avrupa Birliği içindeki en yüksek evcil hayvan nüfusu. 11 milyon kedi, 8 milyon köpek, 2,5 milyon kemirgen, 10 milyon kuş ve 36 milyon balık… 4,5 milyar Euro’luk bu sektör 20 binin üstünde kişiye de istihdam sağlıyor. Veterinerlik, doktorlukla aynı değerde, çok itibar gören bir meslek dalı. Lise ertesi, önce iki yıllık hazırlık eğitiminin ardından üniversite sınavına giriliyor. Paris yakınlarındaki Alfort, Lyon, Nantes ve Toulouse’daki fakültelerde sadece 500 öğrencilik kontenjan mevcut ve eğitim süresi toplam yedi yıl.
Evcil hayvanlar insanın gerçek dostları, çocukların ve yalnız yaşayan yaşlıların ayrılmaz arkadaşı. ‘Yaşlı insan-yaşlı köpek’ ikilisinde köpeği de, sahibi gibi, yıllar ağırlaştırmıştır ama ne büyük bir minnet ve dostlukla bakarlar birbirlerine. Sokakta köpeğini gezdiren yaşlı insanların köpekleriyle konuştuklarını gözlemlerim çoğu zaman. Yaşlı insanların yalnızlığı inanılmazdır bu şehirde. İstatistiklere göre yaşam süresi uzamıştır uzamasına ama yalnızlıklar da çoğalmıştır sanki. Yaz aylarında çocuklar, torunlar tatile, yazlığa gittiğinde o yalnız insanların hüzünlü bakışları çok dokunur insana. “Teyzecim, ninecim” deyip kapı çalan, bir tas çorba getiren pek yoktur bu diyarlarda…
Paris şehri bir köpek cennetidir, ama sokaklardaki pislikler insana çok zor anlar yaşatabilir. Yüksek cezalara, kullanım için özel yerleştirilen plastik torbalara, iyi niyetli çabalara rağmen bu sorunun önüne geçilemiyor. Geçen aylarda okuduğum haber ise çok ilginçti. Bavyera’da Volkach adlı bir kasabada belediye, kasabanın tüm köpeklerinin DNA örneğinin alınmasına karar vermiş. Bundan böyle yollarda rastlanacak pislikler, veri tabanıyla karşılaştırılarak, ilgili köpeğin sahibine ceza olarak yansıtılacakmış! Belediye Başkanı Peter Kornell bu projeye harcanacak 78 bin Euro’nun uzun vadede akıllı bir yatırım olacağını düşünüyormuş. Paris’te benzer bir uygulama mı? İmkansız!
Köpek mezarlığı
Geçenlerde internette bir haber dikkatimi çekmişti: Le cimetière des chiens yani köpek mezarlığı. İlginç olsa gerek demeye kalmadan kendimi Asnières-sur-Seine’deki mezarlığın ihtişamlı Art-Nouveau kapısının önünde buldum.
Asnières-sur-Seine, Paris’in 8 km. kuzeybatısında, 85 bin nüfuslu bir şehir. 19. yüzyılın sonlarından itibaren Paris’e tren yoluyla bağlanan bölge Parislilerin haftasonu yürüyüş ve piknik yapmayı sevdikleri bir mesire yeri haline gelir. Şehrin limanı yelken yarışları için tercih edilir. Empresyonist ressamların çoğu bu bölgeyi ikamet yeri olarak seçer ve tablolarına ilham kaynağı olur. Vincent van Gogh, Emile Bernard, Paul Signac ve Georges Seurat Seine Nehrinin bu kıyılarını tablolarında ölümsüzleştirirler.
Şehir zengin bir mimari mirasa sahip: kralın mimarı Jacques Hardouin-Mansart tarafından 1750 yılında inşa edilen şatosu ve belediye binası görülmeye değer. Üstelik nehrin kıyısındaki Robinson Parkı nefis. Asnières-sur-Seine’i ziyaret etmek için bir diğer neden de dünyanın en eski hayvan mezarlığı olarak bilinen köpek mezarlığı. 1899 yılında açılan mezarlığa yılda 50 binden fazla evcil hayvan gömülmekte. Etkileyici anıt ve heykellerle dolu bu tarihi mezarlık şehre çok sayıda ziyaretçi çekmekte.
Mezarlığın düzenine, temizliğine, mermer taşların üzerindeki sevgi ve minnet sözlerine hayranlıkla bakarken çakıl taşlarını düzelten bir kadına rastladım. ‘Herhalde görevli, çevreyi temizliyor’ diye içimden geçirirken kadın selam verdi ve anlatmaya başladı: “Burada benim köpeğim yatıyor. İsmi Elvis. Hayatımda böylesine bir sevgi hiç yaşamadım ben. Benim ona verdiğimden çok daha fazlasını o bana verdi. Hem de o kısacık ömründe. Hergün ziyaretine geliyorum.” Gösterdiği mezar inanılmaz bakımlıydı, kalp şeklinde siyah mermer taş, köpeğin fotoğrafı, onlarca taptaze çicek buketi… “Her cumartesi onunla pazara giderdik. Çiçekçinin önünden geçerken durur, bana çiçek almak isterdi. Öyle sade, mat renkleri hiç sevmez, hep pembelere, morlara, fuşyalara çekerdi beni. Şimdi her cumartesi ben ona çiçek getiriyorum.” Maurilia anlatmaya devam etti: “Eşim beni terk etti, giderken de köpeğimi çaldı, götürdü. Ne kadar uğraştım, ne kadar konuştuysam sevgilisiyle bir oldular, köpeğimi geri vermek istemediler. Ama ben vazgeçmedim. İkisini de mahkemeye verdim. Çalıştığım devlet dairesinde bana ‘sen deli misin?’ dediler. Yılmadım. Mahkeme bana hak verdi. Hem köpeğimi geri aldım, hem de eşim köpeğimin masrafları için nafaka ödemeye mahkum edildi. Elvis için herşeye değerdi. Şimdi eski eşim de ayda bir-iki buraya köpeğimi ziyarete gelir.” Maurilia’nın söylediklerini düşüne düşüne mezarlığı gezmeye devam ettim. Girişteki gişeden elime kocaman, detaylı bir mezarlık haritası vermişlerdi. Köpekler, kediler, kuşlar, atlar, ponyler, hamsterler, tavşanlar, balıklar, hatta bir maymun… Pupuce, Sultan, Rubis, Minouchette, Ulysse, Kenzo, Clement ve daha binlercesi… Üstelik ünlüler de var bu mezarlıkta: Prenses Lobanof’un köpekleri Marquise ve Tony, sinemanın süper starı Rintintin, tiyatro oyuncusu Poilu, sanatçı Sacha Guitry’nin kedisi, polis köpekleri Dora, beş kez madalya sahibi Top, görev başında öldürülen Léo, Napolyon ordusunun savaş kahramanı Moustache, anısına büyük bir heykel dikilen 40 kişinin hayatını kurtarmış Barry, Henri de Rochefort’un sahibinin ölümü üzerine dört gün sonra üzüntüden ölen kedisi Kroumir derken vakit nasıl aktı gitti bilemedim. Mezarlığı arkamda bırakıp kalabalık sokağa dönerken insanla hayvan arasındaki sevginin gücüne ve dostluğun değerine bir kez daha hayran kaldım.
Le cimetière des chiens 4, pont de Clichy Asnières-sur-Seine Pazartesi hariç her gün ziyarete açık