Geçtiğimiz yaz hava sıcaklıkları çok yükselse de olası sürtüşmeler beklenenin tersine sıcak çatışmalara dönüşmedi. Gerek Asya’da gerekse de Avrupa’da daha önce örneği görülmemiş yüksek sıcaklıklar ciddi oranda can alırken, belki de sıcaklığın etkisiyle olası savaşlar bir başka tarihe, belki de sonbahara ertelendi.
Ukrayna ile Rusya arasında olması muhtemel sıcak çatışma yaşanmadı mesela. İsrail ile Hamas arası harika olmasa da ortalama bir yaz mevsimine göre, hele hele geçtiğimiz yaza oranla çok daha sakin ve olaysız geçti. Elbette İsrail bazılarının gözünde varoluşu sebebiyle baştan suçlu ama yine de Yahudi düşmanlarını azdıracak fiillerde bulunmadan bir yaz mevsimini kapatmayı başardı. Gündemin en tepesine ise İsrail ile Hamas arasında uzun vadeli bir ateşkes görüşmeleri söylentileri ve Abbas’ın 13 milyon dolarlık başkanlık sarayı oturdu.
Yaza damgasını asıl vuran konu ise hiç şüphesiz İran’ın nükleer programıyla ilgili olarak ABD ve Batı ülkeleri ile vardığı anlaşma oldu. Ekonomik yaptırımlarla beli iyice kırılan İran bu yeni anlaşmayla rahat bir nefes almaya başladı bile.
Rusya ise düşen petrol fiyatlarıyla ekonomik olarak iyice darbe yedi. Bir ara petrolün varil fiyatı 60 dolarlara kadar çıktıysa da, geçen pazartesi Çin’de baş gösteren ekonomik krizle 40 dolarların altını gördü. İran’ın tedarikçi olarak tekrar arenalara dönmesi , ABD’nin kontrolsüzce petrol üretmesi, gelirleri azalan Rusya’nın azalan bu gelirini dengelemek için daha da çok petrol üretmesi ve Çin’de ekonomik krize bağlı olarak azalan petrol ihtiyacı bu çalkalanmanın ana tetikleyicileri oldu.
Petrol geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 70 değer kaybetti. Sovyetler Birliği’ni bitiren 10 dolarlık seviyelere düşmese de petrolün 25 dolar seviyelerine düşmesi muhtemeldir.
Tüm hammadde fiyatlarının petrole bağlı olarak düşmüş olması, mevcut teknolojilerle arzın aşırı derecede artmış olması ve özellikle Çin’in talebin çok üzerinde arzda bulunabilmesi, ister istemez hali hazırda Avrupa’da başlayan deflasyonu globalleştirecektir. Buna hazırlıklı olmak gerekir.
Rekabete dayalı karların azalması veya yok olması, öte yandan sabit gelirlilerin ister istemez gelirlerinde artış talep etmeleri ortaya çözümsüz sorunları getirecek ve kapitalizmin eni konu tartışılmasına sebep olabilir.
Tüm bu gelişmeler birbirine oldukça yakınlaşan iki ulusu, Rusya ve Çin’i kontrol altında tutmak için yaratılmış durumlar da olabilir. Her durumda petrol fiyatlarının 2003 senesi seviyelerine geri dönmesi özellikle düzenli olarak talebin her sene bir milyon varil arttığı göz önüne alındığında çok da mantıklı olmayacak. Ve bu durum ister istemez -adı konulsa da konulmasa da- global bir krizin önemli bir göstergesi olacak.
Rusya demişken, Fransa’nın Rusya’ya söz verdiği helikopter gemileri Mistral’leri ambargo kapsamında Rusya’ya teslim etmemesi ve ceza olarak 1 milyar Euro’ya yakın ceza ödemeyi kabul etmesi şaşırtıcı değil. Bu tür son dakika golleri Fransa’nın huyudur. En ufak fırsatta anlaşmayı bozar daha önce de birçok kez yaptığı gibi.
Bu son Mistral olayı ister istemez bana NOA operasyonunu hatırlattı. 47 sene önce Fransa ile İsrail arasındaki anlaşmaya rağmen Fransa teslim etmesi gereken hücumbotları ambargoyu bahane ederek teslim etmemiş ve İsrail akıllara durgunluk veren bir operasyonla parasını ödediği hücumbotları kaçırmak zorunda kalmıştı. Rusya 3- 5 kuruşa tav oldu, İsrail ise kendisinin olanı savaşma pahasına olsa da almayı bilmişti. İsrail’in farkı...