Bugün güzel şeyler yazmak istiyorum. Kötülüklerin gazete sütunlarına, televizyon ekranlarına sıkıştığı, oralara mahkum olduğu günlere uyanmak istiyorum.
İnsanların yüzlerinin güldüğü, güzellikler karşısında gözlerinin yaşardığı, yaptıkları ile gurur duydukları, ürettikleri ile zenginleştikleri, bilimin, sanatın, edebiyatın, felsefenin konuşulduğu bir çevreyi solumak istiyorum.
İtiş kakışın olmadığı, herkesin birbirine sevgi ile baktığı, düşmanlığın, kıskançlığın insanları esir almadığı, saygının, güvenin egemen olduğu bir ortamda, güzel şeyler yapmak istiyorum.
Gençlerin geleceklerine umutla baktıkları, başarılı olacaklarını düşündükleri branşlara yönlendikleri, bu konuda teşvik edildikleri bir sistemin içinde, onlara önayak olmak istiyorum. Yaptıklarımın benden sonra geleceklere ilham vermesini istiyorum.
Kimliğimle barışık yaşamak istiyorum. Düşüncelerimin, inançlarımın sorgulanamamasını istiyorum. Çevreme kattıklarımla, katabileceklerimle, görüşlerimle, duruşumla değerlendirilmek istiyorum. Hür düşünmek, hayata çok eksenli bakabilmek istiyorum. Böylesi bir ortamı hak ettiğimi düşünüyorum.
Geçtiğimiz yaz yaşadığımız koyu antisemit iklimin bu yaz yerini bir değişiğine bıraktığını görmek beni üzüyor. Toplumun ayrıştığını, farklılıkların bilendiğini görmek beni üzüyor. Kuşağımın, geleceğine korku ile bakan nesiller yetiştirdiğini görmek beni üzüyor. Bu gidişe dur diyememek beni kavuruyor.
Ölümü kutsayan bir topluma dönüştürülmüş olmak beni rahatsız ediyor. Her gün kalkan cenazelerin ardından hep aynı cümlelerin kurulması, gencecik canların hayattan koparılmasının sıradanlaştırılması beni çaresiz bırakıyor… Kanaat önderlerinin, toplumu yönetmeye soyunanların bunlar üzerinden siyasi rant elde etmeye çalışmaları midemi bulandırıyor.
Kalın bir sis tabakası içindeymişçesine hissettirilmekten hoşlanmıyorum. Bir bu kadar daha yaşayacak zamanım kalmadığına göre, günümü gün etmek istiyorum. Kaderciliğin değil rasyonelliğin geçerli olduğu bir ortamda yaşamak istiyorum. Sahteciliğin olmadığı, insanın değersizleştirilmediği, sosyal ilişkilerin samimiyet üzerine kurulduğu, sözün senet olduğu bir yaşam istiyorum.
Bugün güzel şeyler yazmak istiyorum.
Ve halen, herşeye rağmen umudumu yitirmediğimi fark ediyorum. Etrafımdaki binlerce güzel insanın benimle aynı sessiz haykırış içinde olduğunu fark ediyorum. İçim ısınıyor, pırpır ediyor. Heyecanlanıyorum.
Refahın, barışın, dayanışmanın, adaletin, özgürlüğün yalnızca sözlüklerde yer alan basit sözcükler olmadıklarını yeniden keşfediyorum. Bunların anlamlarını iliklerimde hissetmeye çalışıyorum. Geleceğe borçluyuz! Bunu unutmuş olmaktan utanıyorum.
Yaşamı kutsayan bir ortamı solumak istiyorum. Bu borcu başka bir şekilde ödemenin yolu yok. Bunun çok geç olmadan anlaşılmasını diliyorum.