Kayseri Erciyes Üniversitesinde İbrani Dili ve Edebiyatı Bölümü sessiz sedasız altı yıldan bu yana eğitim veriyor.
BELKIS KÜBRA AFŞAR
Bu yıl üçüncü dönem mezunlarını vermeye hazırlanan bölüm, Türkiye’nin dört bir yanından gelen üniversite öğrencilerini kültürel ve akademik manada zenginleştirmeye devam ediyor. 2015 yılı itibariyle ilki gerçekleştirilen kermes ile bölümlerini tanıtma fırsatı yakalayan öğrenciler, “Türkiye’de İbraniceye karşı ön yargılar mevcut. Bu dili tanıtmak için kermeslerimizi sürdüreceğiz” dedi. Öğrencilerin gelecekteki hedefi ise düzenledikleri kermeslerden elde ettikleri gelir ile bölümlerinin eksikliklerini gidermek.
ERÜ İbrani Dili ve Edebiyatı öğrencileri gerçekleştirdikleri kermesle bölümlerini diğer fakültelere tanıtma imkânı buldu. İlki gerçekleştirilen kermese akademisyenler ve öğrenciler büyük ilgi gösterdi. Kermes gelirleriyle bölümlerine katkıda bulunmayı hedeflediklerini dile getiren öğrenciler, İbrani Dili ve Edebiyatı Bölümünde okuyarak aynı zamanda bir farkındalığa imza attıklarını dile getirdi.
İbrani Dili ve Edebiyatı öğrencisi Gökçe Genç, “Bu bölümü öğretmenlerimin tavsiyesi üzerine seçtim. Kayseri’de olmaktan ve bu bölümü okumaktan mutluluk duyuyorum. Okuduğum bölümün İsrail ve Türkiye arasında bir köprü oluşturacağına inanıyorum” dedi.
İbrani dilinin köklü bir geçmişe dayandığını ifade eden Güneş Alkan ise, bu bölümün ilk öğrencileri olmanın verdiği dezavantajları açıkladı. Yeni kurulan bir bölüm olarak kütüphanelerinin olmadığını belirten Alkan, “Henüz bir kütüphanemiz yok. Hocalarımız eğitim anlamında ellerinden geleni yapıyorlar. Çok iyi bir akademik kadroya sahibiz. Kütüphanemiz olduğunda her şey bizler için bir adım daha iyiye gidecek” diye değerlendirmede bulundu.
“Erasmus imkânımız yok”
Bir dilin kullanıldığı ülkede öğrenilmesinin daha verimli olacağını söyleyen bölüm öğrencilerinden Meltem Atçı, İbrani Dili ve Edebiyatı Bölümünü okurken yaşadığı sorunları şu sözlerle anlattı: “Bizim en büyük eksiğimiz Erasmus programının olmayışı. Derslerde yeteri kadar pratik yapma imkânımız yok. İsrail’e karşı önyargılarımızı yıkmak için oraya gidip görmek gerektiğini düşünüyorum. Kaynak sıkıntımız var. İbranice –Türkçe kaynaklar yeterli değil bu konuda. İsrail’den bu konuda yardım ve destek bekliyoruz.”
Türkiye’de İbraniceyi bilen sayılı insanlar arasında olmak istediği için bu bölümü tercih ettiğini belirten Eren Öztürk, babasının desteği ile bu bölümü seçtiğini açıklıyor. Öztürk,
“Babamın ‘Bir dil bir insandır’ felsefesi beni buraya kadar getirdi” ifadesini kullandı.
“İnsanlar bu bölüme dair önyargılarını yıkmalı”
Yahudilik tarihine karşı bir merakı olduğunu ve Tevrat okumak istediğinden ötürü bu bölümü seçtiğini dile getiren Asena Nur Ergin, “Bu bölümü tercih ettim çünkü ailem destek verdi. Tercih ettiğim bölüme yönelik çevremden çok tepkiler aldım fakat insanlar bilmedikleri konular hakkında yorum yaparken önyargılarıyla hareket ediyorlar, diye düşünüyorum. İnsanlar bu bölüme dair ön yargılarını yıkmalı” diyerek sözlerine şöyle devam etti: “İbranice bir din dilidir. Teolojiye olan ilgimden dolayı da Tevrat bilgim olması gerekiyor bundan dolayı da bu bölümü tercih ettim” dedi. “İbrani dili geleceği olan bir dil. Amerika ve Avrupa ülkelerinde statüsü olan bir meslek fakat Türkiye’deki İsrail’e karşı antipatiden dolayı değeri anlaşılmıyor” diyen Ergin, İbranice diline sempati katarak ve gerekli alanlarda çalışmalar yaparak bu gereksiz nefreti ve kızgınlığı yıkmayı hedeflediğini anlattı. Bu bölümün İsrail ile Türkiye arasında diplomatik olarak bir köprü olduğunu, yalnız halk nezdinde bunun olmasının zaman alacağını ifade etti.
İsmail Hakkı Akkan, “Bu kermesle bir başlangıçtır, ilerleyen günlerde İbrani dili kültür günü de düzenlemeyi hedefliyoruz” diyerek “Bölüm çok yeni ve akademik yetersizlik var ama bu zamanla aşılıp daha iyi yereler taşınacaktır. Diğer illere de taşınacağını düşünüyorum” sözlerini ifade etti. İsrail’e gitmek istediklerinden ancak devletlerarası sert politikadan dolayı etkilendiklerini ve girişlerin çok zor olduğunu belirtti.
Akkan, çevremde İbrani dilinin bir Yahudi dili olduğunu söylediğimde, “Okuyacak başka dil yok mu? Neden Yahudi’nin dilini okuyorsun?” şeklinde tepkiler aldığını ve bu tepkiler üzerine Kur’an’dan anlatılan hikâyeleri örnek gösterdiğini belirtti. Bu örneklerin Yahudilerin toplumundan çıkmış bir peygamberin olması ve bu işin kaynağının Tanah olması ve bu dile ilgiyi artırması gerektiğini dile getirdi. “Toplumdaki eski kitapların bozulduğuna dair inanç olması ilgi görmemesine bir neden oluyor.”
1987 Azerbaycan doğumlu Elxan Allahverdiyev, Bakü Devlet Üniversitesi İbrani Dili ve Edebiyatı bölümünde 2008 yılında lisans öğrenimini tamamlamış, 2008-2009 yıllarında İsrail Hayfa Üniversitesinde eğitim görmüş, 2009-2011 yıllarında ‘2.Dünya Savaşından sonra Yahudi Edebiyatında Savaş konusu’ teziyle yüksek lisansını tamamlamış.
Allahverdiyev, İbranicenin bazı dillerle karşılaştırınca zor bir dil sayılabileceğini ancak, örneğin Arapça dilinden daha kolay bir dil olduğunu söyledi. Öğrencilerin daha çok İbranicenin gramer kurallarına bağlı bir zorlukla karşılaştığını, Türkçede olmayan eril-dişil ayrımı konusunda zorluk yaşadıklarını ve iyi bir Türkçe – İbranice sözlük olmamasının bu zorluğu beraberinde getirdiğini ifade etti. Bu bölüm için çok şeyler yapılabileceğini örneğin; İsrail’den misafir öğrenciler getirilebileceğini aynı şekilde Türk öğrencilerin İsrail’deki üniversitelere gönderilebileceğini ve bunun öğrencilerin dildeki başarısını arttırabileceğinin kanaatinde olduğunu ifade ederken İsrail’deki öğretmenlerin bu bölüme davet edilmesinin yerinde ve faydalı olabileceğine de değindi.
Allahverdiyev, kendisinin bu bölümde tepki almadığını, Türkiye’yi yabancı bir ülke olarak görmediğini aksine bu bölümün Türkiye’de tek olduğunu bildiği için kendisinin bu sayede bu bölüme gelme kararında zorlanmadığını ve daha istekli geldiğini belirtti.
"İbranice İngilizceden daha zor, Arapçadan daha kolay bir dil"
1983 Azerbaycan doğumlu Elşan Qurbanlı, Bakü Devlet Üniversitesi Doğu Bilimleri Fakültesi İbrani Dili ve Edebiyatı bölümünde lisans eğitimini 2003’te tamamlamış. Aynı yıl, yüksek lisans eğitimine başlayıp iki yıl içinde yüksek lisans eğitimini tamamlayıp İbrani dili derslerine girmeye başlamış. 2008 yılında İsrail’de Hayfa Üniversitesinde İbranice kursa katılmış, 2009’dan bu yana Azerbaycan Mili Bilimler Akademisinde “İsrail’in başlıca siyasi partilerinin Filistin problemine yaklaşımı” konusunda doktora yapmakta. Rusça, Türkçe ve İbranice tercümanlık yaptı. İbranicenin İngilizceden daha zor fakat Arapçadan daha kolay bir dil olduğunu söyleyen Qurbanlı, dil öğrenmenin her zaman zahmetli bir bedeli olduğunu ve zaman ayırmak gerektiğini vurguladı. Türk öğrencilerin İbraniceyi öğrenirken karşılaştığı zorlukları şu şekilde açıkladı: Yeni bir alfabe öğrendikleri için öncelikle öğrencilerin alfabeye alışmaları zaman alıyor ve bu durum öğrenciden öğrenciye değişiyor. Diğer bir zorluk da ünlü harflerin yazıda kullanılmaması, bundan dolayı kelimelerin yanlış okunabilmesi, özellikle yabancı ve özel isimlerin okunmaması veya sözlüklerde bulunmaması. Dilin kendine özgü mantığı ve özel ifade şekilleri bazı spesifik seslerin telaffuzu gibi zorlukları da ekleyebiliriz.
Elşan Qurbanlı, “Bölüm Türkiye’de ilk ve bu nedenle yazılacak kalın bir kitabın boş sayfaları gibi. Önemli olan bu kitabın nasıl yazılacağıdır” şeklinde konuşurken bu alandaki iş imkânlarının; İsrailli turistlere İbranice hizmet veren Türk otellerinden tutun, İsrail edebiyatının Türkçeye çevirisine kadar geniş bir yelpazede olduğunu belirtti.