Futbolun futbola devredildiği bir haftayı geride bıraktık. FIFA Başkanı Sepp Blatter ve UEFA Başkanı Michel Platini yolsuzluklardan dolayı futboldan sekiz sene men edildi. İddiaya göre Platini, Blatter’dan hiç bir açıklaması olmadan 1,3 milyar Euro miktarında bir para almış. Bunun üzerine de FIFA Etik Kurulu, iki başkanı da futboldan sekiz yıl men etmiş.
Aslında tüm bunlardan ders çıkarmamız gereken tek bir nokta var. Futbolun akıbetini yine futbol vermiş. Yani futbol futbolun olmuş. Daha da direkt söylemek gerekirse, hiçbir şekilde siyaset girmemiş işin içine. Herkes üstüne düşeni yapmış.
Peki ya bunlar Türkiye’de yaşansaydı ne olurdu? (Daha önceki yaşanmışlıklara dayanarak…)
Medyalar manşetlerden bir sürü doğru - yanlış şey yazardı, Federasyon etik kurulu (eğer varsa) “gereken yapılır” derdi. Federasyon başkanı, “bizi yargıya emanet edin, temiz olduğumuzu göreceksiniz” derdi. Başbakan çıkardı, “Türkiye’mizde adalet nasıl işliyorsa futbolda da aynı adalet tecelli edecektir” derdi ama mahkemeler en az dört yıl sürerdi. Sırasıyla bakanlar çıkar, “Adalet mülkün temelidir” cümlesi altında aynı anlama gelen 55 farklı cümle söylerlerdi. Cumhurbaşkanı çıkar, “Kim yolsuzluk yaptıysa hak ettiğini bulur” derdi. “Takipçisiyiz” derdi. Bunu duyan muhalefet, iktidara yüklendikçe yüklenir, bunun üstünde propaganda yapardı. ‘Futbolda yolsuzluğa son!’ başlığı altında imza toplardı. İstiklal Caddesinde yürüyüşler, statlarda protesto olurdu. Futbol kulüpleri o dönemin federasyon başkanıyla aralarının nasıl olduğuna bağlı olarak nabza göre şerbet verirdi. Bunların yanında alakalı alakasız yıldız futbolcular ifadeye çağırılırdı. İşin kötüsü bütün bunlar bir anda olurken, futbolun akıbeti dört - beş yıl belli bile olmazdı. Dava olduğuyla kalırdı, futbol tükenirdi, yabancı yıldızlar giderdi.
Örneğini yakından izledik daha dört yıl evvel. Futbol futbolun elinden çıkınca, siyaset karışınca işler yürümüyor ne yazık ki. Bunları yazarken de arada haberleri takip ediyorum ancak karşıma hiçbir siyasetçinin, hiçbir Fransız veya İsviçreli bakanın açıklaması çıkmadı. Nitekim futbolun futbola bırakıldığı ülkelerde futbolun ne kadar gelişmiş olduğunu ve neden hâlâ Türkiye’nin yerinde saydığını görebiliriz. (bkz. Avrupa)
Kısacası: Her şey yerinde, kararında güzel. Siyaset mecliste, futbol yeşil sahasında, federasyonunda güzel. Bırakın futbol futbola kalsın demek isterdim fakat o da gitti elimizden. Bari basketi bıraktılar baskete, dansçı kızlar falan fazla gavur işi gelmiş olacak ki, çok kafamız basmadı henüz herhalde baskete.