En güzel mutsuzluk

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
23 Aralık 2015 Çarşamba

Nasıl olur demeyin!

Hele bana hiç demeyin çünkü ben çok mutluyum hele de yazarken…

Ama bakın şair ne demiş:

“Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazmaz.
bu yeryüzünü olduğu gibi görmeme engel olan
ve bana bu yeryüzünü cehennem eden
bu yazmak eyleminden kurtulduğum,
mutlu olduğum bir tek şey var: resim yapmak.”

Böyle demiş 2008’de doksan yaşında kaybettiğimiz şair, İlhan Berk.

Geçen hafta başladığımız İkinci Yeni zincirinin en sağlam halkalarından biri o. Farklı şiir akımlarından sonra İkinci Yeni’de yerini bulmuş şairin bu tezi, çok düşündürücü değil mi?

Mutlu insan yazmaz mı gerçekten?

Sözcükler, ne yaparsak yapalım, duygularımızı onların arkasına ne kadar gizlemeye çalışırsak çalışalım yine de açık eder mi bizi?

Sanat da yapsak semboller de kullansak, sözcük inadına capcanlı gözler önüne mi serer acıyı, sevdayı?

Bu sebeple mi renklerin dünyası daha yakın gelmiştir şaire?

Gerçeklerden kaçmak ya da kaçmadan onları tek başına yaşamak için mi resim yapmayı daha çok sevmiştir.

Keşke bu soruların cevabını bilmenin bir imkânı olsa…

Ama İkinci Yeni de bu değil midir zaten, soruların cevapları, sevilenin yüzü, kaçılanın sebebi bilinse o zaman şiirin gizemi nerede kalır?

İlhan Berk;                            

“İzmir’e götürüyorum bir gülü

Sarı bir gülü”

Dediği dizelerinde düşündürür okuru. Yanında, kokusu insanın uzaktan içine sinen, sarışın bir kadın mı vardır, yoksa bu kadına kavuşmak için İzmir yollarına düşmüştür de elinde sarı bir gül mü taşımaktadır?

Kalbimiz, birinciden yana olsa da bu sırlı şiirlerin akışına kendimizi bırakmak zorunda kalırız.

“Sevgilim, işte eylül

Ve işte senin usul usul seğiren yüzün

Zaman ki sonsuzdur

Bitmemiş şiirler gibidir

Bazı hüzünleri

Bazı nehirleri tutup anlatmak gibidir

Biz ki zamanı tırnak içine alıp yaşadık(İsteğin bulanık kıyısında)

Bundan değil midir bizim aşkımızda

Sürekli bir akşam hüznü vardır.”

Dizelerinde bize sezdirmeye çalıştığı sıcak, yumuşak; isteğin bulanık kıyısında yaşandığı için her zaman tatlı bir hüzne mahkûm kalmış bu sevginin ayrıntılarına kaçımız inebiliriz?

Yazmak, mutsuzluk mudur gerekten?

Kelimelerin canlı acımasızlığı mıdır şairleri, içlerinden daha ılık olanlarını seçmeye iten?

Soruların cevaplarını İlhan Berk’in YKY’den çıkan “Bir Yeryüzü Tanığı’nda bulabilirsiniz.