31 Aralık gecesi şehrin bembeyaz bir örtüyle kaplanması güzel ambalajlanmış bir hediye paketi gibi geldi. Sokak lambalarının ışığında lapa lapa yağan kar, yeni yıla bembeyaz umutlar getirdi sanki. Hava raporları yağışı çok önceden duyurduklarından ilk önlemim kar çizmelerini dolabın arka rafından ön tarafa geçirmek oldu. Koşullar ne olursa olsun, mutlaka sokağa çıkmalıyım. Bu havaların tek olumsuz yanı hareket kabiliyetinizin kısıtlanmasıdır. Kat kat giyiniyorsunuz, atkıyı iki kez boynunuza doluyorsunuz, kalın mont veya paltoyu zar zor kapatıyorsunuz. Şapka takmıyorsanız, kulaklıkları yerleştirip bozulan saçlarınızı elinizle düzeltiyorsunuz. Çantanızla eldivenlerinizi alıp çıkıyorsunuz. Elbette aynı işlemi her girip çıktığınız yerde de tekrarlıyorsunuz. Sokaktasınız. Atacağınız ilk adım için iyice düşüneceksiniz. Kar yağmıyorsa şemsiyenizi baston niyetine kullanıp basacağınız yerin derinliğini hesaplayacaksınız. Kaldırım kayıyor ve karşıya geçmek istiyorsanız, ağır çekimdeymişsiniz gibi küçük adımlarla yürüyeceksiniz. Çok zorda kalırsanız eskilerin yaptığı gibi şemsiyenizi gelmekte olan arabanın önüne doğru uzatacaksınız... Kolay değil tabi. Ama bunun karşılığında temizlenmiş havayı derin derin soluyup ciğerlerinize çekeceksiniz. Son zamanlarda yaklaşık her evde salgın halde görülen soğuk algınlıkları bu sayede nispeten azalacak. Önemli bir ayrıntı: Sokakta cep telefonunuz cebinizde değilse, sakın çantanızı açmayın. Varsın çalsın. Eldivenlerinizi çıkartıp çantayı karıştırırken içinden başka şeyler düşürmeniz büyük olasılık.
Daha önceleri fark etmedim mi, yoksa dikkatimi mi çekmedi, bilemiyorum. Geçtiğimiz günlerde yağan karla birlikte, gökyüzünde sürüler halinde uçan kuşlar olağanüstü bir görüntü oluşturdu. Yönlerini mi şaşırdılar anlamadım.
İstanbul’un karı genelde kısa sürer. İyi ki ardından yağmur geldi ve sokaklar temizlendi. Gerçi kış kendini yeni hissettirmeğe başladı, daha yaşanacak günler var.
Bu kez kısmet olmadı ama Büyükada’ya kar yağarken gitmek isterdim. Facebook’ta yayınlanan Ada resimleri masal ötesiydi. Yılbaşını Ada’da geçiren dostlar çok mutlu döndüler. Çok ama çok soğuk olduğunu söylemekten de çekinmediler. Her güzelin bir kusuru var. Ne de olsa doğadan güçlüsü yok. Belli bir neslin ‘genç’leri Adamo’nun ‘Her yerde kar var’ orijinal adıyla, ‘Tombe la Neige’i Fransızcasını telaffuz edemeyenler için ‘Tombul Necla’yı mırıldanarak karda yürümenin keyfini çıkardılar.