Hitler, tüm ideolojisi ile, söyledikleri ve yaptıkları ile ve geride bıraktıkları ile, doğruya nasıl örnek olur? Ya da, Hitler Almanya’sı sosyal yaşantıya, siyasi yapılanmaya nasıl örnek gösterilebilir?
Geçtiğimiz günlerde kayıtlara düşen talihsiz bir beyan yurtdışında, Türkiye’dekinden çok daha fazla tepki gördü. Bunda, Hitler’in kimliğinin toplumumuzun geniş kitleleri tarafından tam da bilinmemesinin de rolü vardır hiç şüphesiz. Oysa, kendisine Führer dedirten, kendi adıyla menkul bir selam şeklini halkına kabul ettiren bir kişilikten söz ediyoruz. Tanrı tarafından Alman ulusunu, Almanca konuşan halkları, Ari ırkını yeniden yüceltmek için gönderildiğine inanan bir kişilikten söz ediyoruz.
Basitçe Yahudi Soykırımı diye adlandırılan, ancak bir soykırımdan çok daha öte olduğu her geçen zaman diliminde daha iyi anlaşılan Holokost’u - en azından bu yazı çerçevesinde - bir kenara koyacak olsak bile, Hitler hiç de öykünülecek bir kişilik değil. Olsa olsa, yanlışın, düşmanlığın, ihtirasın, nefretin, ırkçılığın örneği olur. Hem de güçlü bir örneği…
Kendi yarattığı hukuk sistemi içinde referansları kaydırarak, yanlışı doğruya devşiren bir liderdir Hitler. Tüm otoriteyi - ve bu arada ekonomik kaynakları da - mutlak şekilde elinde tutan, kendine karşı oluşabilecek en ufak muhalefeti ezercesine yok eden, adaleti kendine uygun bir şekilde yarattığı normlara göre dağıtan bir liderden söz ediyoruz.
“Zamanımızı mahkemelerde harcasaydık, çok işimiz olurdu… Ben hukukçu beylere güvenemem. Paragraf cambazlarını işe karıştırmadan (insanları) tutuklamak çok daha pratik. Kendime bu hakkı tanıyorum. Ben kendimin adalet bakanıyım!”1 diyen bir liderden söz ediyoruz.
Ari ırkını, ama yalnızca Ari ırkını kollayan, geri kalanlar ile ilgilenmeyen, yalnızca ilgilenmemekle de kalmayan, aynı zamanda aşağılayan, onları tecrit eden ve onlardan her ne pahasına olursa olsun kurtulma yoluna giden bir liderden söz ediyoruz.
“Çaresiz Alman halkına en çok ihtiyaç duydukları anda Tanrı’nın takdiri ile bir kurtarıcı olarak gönderildiğim için ne kadar mutluyum!”2
Bunu yalnızca ırk ekseninde dile getirmek doğru değil. En çok satanlar arasında her zaman kendisine yer bulmayı başarmış baş nefret yapıtı Kavgam’da zaten kendisini çok açık ifade eder. Alman halkına başarılı bir şekilde satacağı Nasyonal Sosyalizmi anlatır.
“Nasyonal Sosyalizmi siyasi bir hareket olarak tanımlayanlar onun hakkında hiçbir şey bilmiyorlar. Nasyonal Sosyalizm bir dinden ötedir, insanlığı bir daha, yeniden yaratmakla eşittir…”
Gelin görün ki III. Reich rüyaları savaşın dişlileri arasında günden güne ufalanır ve Führer Berlin’de, görkemli yeni Başbakanlık Binası altındaki bir sığınakta intihar eder. Takvim 30 Nisan 1945’i göstermektedir. Çoktan iflas noktasına gelmiş Nasyonal Sosyalizmin sonudur bu.
Almanya bugün yalnız Avrupa’nın değil, dünyanın ekonomik anlamda, açık ara lider ülkelerinden biri ise bunu Führer’in başarılarına borçlu değil. Hitler’in Almanya’ya bıraktığı, Alman gençlerinin hayatta kalabilmiş olanlarına mirası, yıkım ve utançtan başka bir şey olmadı.
Bugün herkesin gıpta ile baktığı Almanya çok çalışarak, çok fedakârlık ederek ayağa kalktı. İşin doğrusu, bu yeniden inşa sürecine bizim insanımız da ortak oldu. Hitler ise, çok acı bir ders konusu olarak tarihteki yerini aldı. Unutulmamalıdır ki, ona hak etmediği sıfatları yakıştırmak uygar toplumları doğru yoldan alıkoyacaktır.
1 Hitler Kitabı–Henrik Eberle / Matthias Uhl - Bölüm 1, Sayfa 3
2 Hitler Kitabı–Henrik Eberle / Matthias Uhl - Bölüm 1, Sayfa 2