Unutursan Kaybedersin

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
3 Şubat 2016 Çarşamba

Yıllar önce yurtdışında yaptığım tren yolculukları sırasında karşılıklı oturup birbirini tanımayan insanların (özellikle bayanların) sohbetlerini ilgiyle izlemişimdir. Konular iki bölümle sınırlıdır. Birincisi; hava durumu, ikincisi ise kedi köpek gibi evcil hayvanlar. Asla bu konuların dışına çıkmazlar. Eminim bu sosyalleşme(!) hala geçerliliğini sürdürmektedir.

Batı eğitimi almış ama doğu zihniyetiyle hareket eden biz Türkler ise genel kültürümüzle sohbet dağarcığımızı zenginleştirmeyi severiz. Her halükarda ‘hava durumu’ her ortamda geçerliliği olan bir konu. Nitekim geçenlerde de yazdığım üzere bitişik apartmanımız kentsel dönüşüm projesi çerçevesinde yerle bir edilince bir cephemizin izolasyonu tümüyle yok oldu. Böylelikle bazı daireler, ki aralarında biz de varız, ‘kentsel donma’ projesi kapsamına girdi.

Gündüzleri bir şekilde hareket halindesiniz, gece ise soğuk bir yatağa girmek hoş olmuyor. Gerçi sıcak bir odada uyumayı sevmem ama şimdi durum farklı. O anda birden ‘mujerika’lar aklıma geldi.

‘Mujerika’ Moris  Levi’nin, 2000 yılında ödül aldığı öykünün adı. Hafızam yanıltmıyorsa, ‘mujerika’ evlerin soğuk olduğu, geçmiş zamanlarda yatak takımlarını ısıtmak için kullanılan sıcak tuğlalardı.

Neden aklıma sıcak su torbası yerine ‘mujerika’ geldi? Demek ki öykü tümüyle değilse bile hafızamda yer etmiş.

Söz konusu öykü, 1999 yılında genç yaşta yitirdiğimiz Kitap Editörü Gila Kohen’in anısına düzenlenen, ‘16 Öykü’ adlı kitapta yayınlandı. Yarışma her yıl artan ilgiyle altı kez yapıldı. Ve ne yazık ki devamı gelmedi.

Ertesi gün Golden Age’in geleneksel ‘Tu Bişvat’ kutlamasındaydım. Moris Levi’nin yazdığı şiir beni yürekten sarstı. ‘Unutursan Kaybedersin’ diye seslendi bir dizesinde.

Gerçi Gila Kohen’i tanıyanlar onu hep hatırlayacak. Ama bir öykü yarışmasını sonlandırmak Şalom’a çok kaybettirdi.

***

 Kuruluşu bir Tu Bişvat Bayramına rastlayan Golden Age, pazar günü on dördüncü yılını kutladı. Toplumumuzda her kurum kendine düşen görevi fazlasıyla yerine getirmektedir.

Golden Age Komisyonunun bir farklılığı çeşitli etkinliklerle 65 yaş ve üstünün yaşamlarına canlılık katmak.

Amram Oditoryumuna girerken çoğu kişinin elinde Golden Age’in Gözlem yayınlarından çıkan ‘Altın Değerinde Hikâyeler’ başlıklı kitap vardı. Okudukça güzellikler bulacağınız, geçmişin artık tarih olduğu ‘şarope’ tadında öyküler…

Kısa ve özlü konuşmalar, dinleyiciler açısından hem hoş, hem de akılda kalıcıdır. Bu ince düşünceleri için komisyonu ayrıca kutlarım. Fani Bonofiyel, Jojo Eskenazi ve Solita Algazi üçlüsünün sunduğu parodiler izleyenleri hem düşündürdü hem kahkahaya boğdu. Yaptıkları bence büyük bir mitsvaydı.

Rav Naftali Haleva’nın Tu Bişvat’la ilgili anlatıları bilgilerimizi tazeledi, bilmediklerimizi hafızalara işledi.

Ne mutlu bugünü hazırlayanlara…

Ne mutlu bugünü hazır bulanlara…