"Galatasaraylı Burak Yılmaz, Çin'in Beijing Guoan takımına transfer oldu.'' ''Beşiktaş'tan Ersan Gülüm ve Trabzonsporlu Stephane Mbia, Çin takımı Hebei Fortune takımının formasını giyecek.'' ''Fenerbahçe, Nani için Çin'den gelen 20 milyon Euro’luk teklifi reddetti.'' Türk futbolunda son birkaç güne damgasını vuran olaylar, önde gelen futbolcuların Çin Ligi'ne transferiyle ilgiliydi. Ancak sadece Türk futbol kamuoyu değil, neredeyse tüm Avrupa, Çin takımlarının yaptığı önemli transferleri tartışıp gündemlerine taşıdı, taşımaya da devam ediyor. Zira tıpkı Süper Lig'den Çin'e giden futbolcular gibi Avrupa'da tanınan Jackson Martinez, Ramires, Gervinho ve Fredy Guarin gibi kariyerli oyuncular, reddedilmesi güç teklifler karşılığında Çin takımlarına transfer oldu. Yazılanlara göre, Çin'e giden milli takım oyuncularımız Burak Yılmaz yılda 8 milyon Euro, Ersan Gülüm ise yılda 4 milyon Euro kazanacak. Peki, ne oldu da, Çin Ligi bir anda futbol kamuoyuna damgasını vurdu?
Bu sorunun yanıtı, yeni yapılan yayın hakları sözleşmesinin altında yatıyor. Geçtiğimiz yıl 8 milyon Euro olan yayın hakları bedeli, ekim ayında yapılan yeni anlaşma ile beş sezon için tam 1,1 milyar Euro’ya satıldı... Bir başka deyişle kulüplerin sezonluk yayın gelirleri 220 milyon Euro’ya yükseldi. Peki, ne oldu da, ligin değeri bir anda artıp, boyut değiştirdi? İşte bu sorunun yanıtı da Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in hayata geçirdiği yeni spor politikasının bir parçası... Kendisi de aynı zamanda sıkı bir futbol izleyicisi olan Jinping, Çin'in Asya'da bir futbol markası yaratmasını istedi. Çin'in 2008 yılında Pekin Olimpiyat Oyunları'na ev sahipliği yapacağının açıklanmasının ardından nasıl birçok branşta ufacık çocuklar şampiyon olmaları için zaman zaman acımasızca yetiştirildiyse, şimdi de devlet, halkın futbola sahip çıkması için kayda değer adımlar atıyor. Bunun için müfredatları değiştiren Çin Eğitim Bakanlığı, 2017'de yaklaşık 20 bin futbol okulu açılacağını duyurdu. Bu futbol okullarından 100 binden fazla futbolcu adayının yetişmesi bekleniyor. Bununla birlikte Chengdu Kulübü 300 futbol sahası yapacağını, Shandong'daki okullar ise öğrencilerine voleybol ve basketbol dersleri yerine futbol dersleri verileceğini duyurdu. Diğer şehirler de buna benzer kararlarla Çin'de futbolun başlı başına bir ekol haline gelmesi için çok ciddi altyapı organizasyonları yürütüyor. Spor ekonomisi üzerine yaptığı bilimsel çalışmalarla tanınan Profesör Simon Chadwick, Çin'de yaşanan son gelişmeleri şu şekilde özetliyor: ''Çin hükümeti dünyanın en büyük spor ekonomisinin kendi ülkelerinde yapılandırılması konusunda çok önemli bir karar aldı. 2025 itibarıyla Çin'deki futbol ekonomisinin değerinin 850 milyar dolara ulaşması hedefleniyor. Ülkede spora yapılan yatırımın kalbinde futbol yatıyor, devlet de futbolu son derece agresif bir şekilde destekliyor. Atletico Madrid hisselerinin bir bölümünü satın alan Çinli yatırımcılar, Ajax kulübüyle de yakından ilgileniyor. Ancak asıl amaç şu ki; Çin bir Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmak ve bu kupayı kazanmak istiyor. Böylelikle ekonomisiyle dünyaya yön veren bir ülke olarak küresel manadaki gücünü futbolda da çok belirgin bir şekilde ispatlamak istiyor.''
Yukarıdaki analizleri hafızanın bir kenarına nakşedip, Çin Ligi ile ilgili diğer rakamları hatırlamak gerekirse... 26 Şubat'ta sonlanacak transfer dönemi öncesinde Çin kulüpleri yaklaşık 260 milyon Euro harcadı. Lakin bu rakamın, transferin son günlerinde 350-400 milyon Eurolara ulaşması bekleniyor. Evet, futbol artık ne bizim ne de babalarımızın çocukluğunda hatırladığı gibi masum değil. Bir endüstri halini aldı ve bambaşka bir boyuta geçti. Ama hakikaten Çinliler, bu işi de abartmadı mı?...