Haftanın peraşasını çalışırken genellikle metinde ne yazıldığı büyük önem taşır. Ne yazıldığının yanı sıra nasıl yazıldığı hangi sözcüğe yakın bulunduğu ve benzeri sorular Tora açıklayıcılarını oldukça meşgul eden sorulardır. Bu hafta okuduğumuz Tetsave peraşasında ne yazıldığından çok ne yazılmadığı daha büyük önem taşır. Çünkü bu peraşada Moşe Rabenu’nun ismi geçmez. Moşe’nin dünyaya geldiği Şemot peraşasından sonra her peraşada onun ismi varken bu peraşada Moşe’nin ismi yoktur. Tanrı klasik bir başlangıç yapmak yerine “veata tetsave – ve sen emret” ifadesi kullanmıştır. Yaygın klasik açıklama Yahudilerin altın buzağı günahından sonra yaşadıkları ile ilgilidir. Tanrı bu günahtan sonra İbranileri yok etmek istemiş Moşe buna Tefila ile karşı durmuştur. Tanrı halkın yok edilmesi sonrasında Moşe’den büyük bir toplum yaratma sözü vermiş olmasına rağmen Moşe bu büyük sınavdan alnının akı ile çıkar. “Veim ayin meheni na misifreha aşer katavta – eğer onları affetmeyeceksen beni yazdığın kitaplarından sil” şeklindeki Tefila Tanrı’nın gözünde kabul görmüştür. Bene Yisrael yok olmaktan kurtulmasına kurtulmuştur ancak Moşe’nin ismi de Tetsave peraşasında yer almamıştır. Bir tsadiğin sözlerinin yerine geleceğine ilişkin inanç bu olayla bir kez daha pekişme durumuna gelmiştir. Otoriteler buradaki açıklamaya paralel olarak ismin neden Tetsave peraşasında yer almadığına dair soruları şu açıklama ile bertaraf etmektedirler. Tetsave peraşası Moşe Rabenu’nun bu dünyadan ayrıldığı 7 Adar tarihinin civarına denk gelir. Buradaki remez yani gize göre de ismin silindiği peraşada Moşe bu dünyadan ayrılışı yaşayacaktır. Bir başka açıklama da Moşe’nin kullandığı “misifreha – kitaplarından” sözcüğü ile alakalıdır. Bu sözcüğü ‘misefer haf – yirminci bölüm – kitap – peraşa’ olarak dilimize çevirecek olursak ve Tetsave peraşasının Tora’daki yirminci peraşa olduğunu yinelersek o açıklama da yerine oturur.
Şimdi biraz daha derin bir açıklamaya bakalım. Moşe’nin ismi ‘mem – şin – he’ harfleri şeklinde yazılır. Bu harflerin açık yazılımı ise şöyle olur: Mem harfi için ‘mem – mem’, Şin harfi için ‘şin – yud – nun’, ve He harfi için de ‘he – alef.’ Bu harflerden Moşe’nin ismi olan harfleri çıkardığımızda kalan harflerin toplamı (mem+yud+nun+alef – 40+10+50+1=101) yüz bir sayısını verir. Bu sayı iyilik ve merhametin meleği olan Mihael’in isminin sayısal toplamına eşittir.
Altın buzağı günahından sonra Tanrı kendisi Erets Yisrael yolunda topluma önderlik etmek yerine bir meleğini göndereceğini belirtmiştir ve bu melek de Mihael’den başkası değildir. Moşe bu konuda Tanrı’ya itiraz eder çünkü kendisinin Mihael ile aynı özelliklere sahip olduğunun bilincindedir. Yeoşua kitabının verdiği bilgi ışığında Moşe’nin ölümünden sonra melek Mihael Bene Yisrael’e katılır. “Yeoşua Yeriho yakınındaydı ve başını kaldırınca önünde kılıcını çekmiş bir adam gördü. Ona yaklaşarak sen bizden misin karşı taraftan mı diye sordu. Adam ‘hiçbiri ben Tanrı’nın ordusunun komutanıyım şimdi geldim’ dedi.” (Yeoşua 5/13-15). Melek Mihael Erets Yisrael’in fethinden kısa bir süre önce topluma katılmıştır. Bilginlerimiz Mihael ile ilgili bir konuya daha dikkat çekerler. Bu melek hatırlama meleği olarak da bilinir. Gemara Masehet Hagiga 9’da “bir bilgiyi yüz kere tekrar etmiş olan kişi yüz bir kere tekrar etmiş olan kişi ile aynı şey değildir” ifadesi vardır. Unutkanlık meleği ‘sameh mem’ olarak bilinir. Bu harflerin toplamı da yüz sayısına eşittir. Bir kişi bir bilgiyi yüz kere tekrar ederse unutkanlık meleğinin etkisi altındadır. Ancak yüz bir kere tekrar etmesi onun anımsama meleğinin etkisi altında bulunmasını sağlar. Çünkü unutkanlık meleğinin amacı bizlere sahip olduğumuz Tora öğrenimini unutturmak ve bizi ondan mahrum bırakmaktır. Tora’yı Bene Yisrael’e getiren Moşe Rabenu akılda tutma yeteneği konusunda ehemmiyeti olan bir kişidir. Bu yüzden Rabiler tarafından Mihael ile aynı özelliklere sahip bir kişi olarak bilinmektedir.
Birçok kitapta her peraşanın sonunda o peraşadaki cümle sayısı bir ‘siman – işaret’ olarak verilir. Tetsave peraşasının sonunda da cümle sayısı yüz bir olarak verilmekte ve işaretin de sayısal olarak harflerinin toplamı yüz bir olan Mihael olduğu belirtilmektedir. Moşe’nin ismi bu peraşada üstü kapalı bir şekilde yer almaktadır. Moşe’nin “yazdığın kitaplardan beni sil” ifadesini yerine getirmek için Tanrı onun ismini bu peraşada zikretmemiştir. Ancak onun ismini tamamen de silmemiştir. Moşe, Tanrı için son derece özeldir. İsminin açık yazılışını yukarıda verdiğimiz zaman Moşe isminin harflerinin olmadığı durumda kalan harflerin yüz bir sayısına eşit olduğunu ifade etmiştik. İşte bu peraşa yüz bir tane cümlesiyle hem Moşe’nin isminin kalan kısmını hem de Moşe’nin melekler seviyesinde olan bir özelliğini ihtiva etmektedir.