Harry Potter serisinin ünlü yazarı J.K. Rowling, Harvard mezuniyet töreninde yapmış olduğu konuşmada başarısızlığın öneminden bahseder. Üniversiteden mezun olduktan sonra yaşadığı karanlık süreci ve ancak kendine güvendiği tek alan olan yazarlık konusunda ilerlediğinde, içinde bulunduğu tünelin sonundaki ışığı görebildiğini açıklar. Toplumun, hatta kendi ailesinin beklentilerini bir yana koyup, özgeçmiş hazırlamak veya yüksek rütbeli bir pozisyon peşinde koşmaktansa, küçük daktilosu ve büyük fikri ile hayalinin peşinden gitmesi ise Rowling’i başarıya götüren yol olur.
Peki, kaçımız konu kendi çocuğumuz olduğunda, sevdiği alana kendini adaması için sonuna kadar destek oluyoruz – özellikle çocuğumuzun seçtiği alan ileride bol kazanç getirme garantisi sunmuyorsa?
Günümüzde velilerimiz çoğunlukla öğrencinin “kolunda altın bir bilezik” olacak alanlara yönelmesini istiyor. Bunun içine hukuk, tıp, mühendislik, psikoloji gibi, mezun olduktan sonra öğrencinin meslek seçimini de okuduğu alanda yapabileceği bölümler giriyor. Öğrenci edebiyat okumak istediğinde, müziğe karşı ilgisi varsa, sanatın kollarına kendini bırakmak istiyorsa, toplum olarak kaşlarımızı kaldırıp kara kara düşünmemize sebep oluyor. Çoğu kez iş bulma, para kazanma, ailenin beklentilerini karşılama baskıları sonucunda öğrenci ister istemez belli başlı alanlara yöneliyorlar. Kimisi severek seçtiği bu alanlarda çok mutlu oluyor fakat benim bu yazımdaki konum, ailesel ve toplumsal baskılar sonucu seçtiği alanda mutsuz olup mutsuzluğunu dile getiremeyenler…
***
Bundan birkaç yıl önce, babasının isteğiyle Matematik-Fen yolunu seçen bir öğrencim, mühendis olmayacağına kesin kararını verip kendi isteğiyle Türkçe-Matematik alanına yöneldiğinde, not ortalamasını 30 puan yükseltmişti. Babasının hedefleri ile kendi hedeflerinin örtüşmediğini anlaması, kendi seçimi ile alan belirlemesi, öğrencinin yurt dışındaki birçok seçici üniversiteden kabul almasını sağlamıştı. J.K. Rowling’in hikâyesinde de olduğu gibi, bazen risk alıp beklentilere karşı gelmek, başarıya giden ilk adımdır. Sanmayın ki seçilen bu yol daha kolay olsun! Aksine, kişinin kendini kanıtlamak için belki daha önce hiç olmadığı kadar yoğun bir tempoda çalışması gerekir. Fakat en azından kişi kendi seçtiği, istediği, ait olduğunu hissettiği alanda olacaktır.
***
Birçok konuda olduğu gibi, alan ve meslek seçiminde de kendi korkularımızı ve endişelerimizi çoğu zaman çocuklarımıza yansıtıyoruz. Henüz kendini tanıma yolculuğunda ilk adımlarını atan bir öğrencinin, ebeveynlerinden alacağı yorumlar ve öğütler, hayatının en önemli devresini büyük ölçüde şekillendirebilir. Veli olarak söylediklerimizin ne derecede önemli olduğunu bilerek, yargılayıcı değil yapıcı bir yaklaşımla öğrencilere yol göstermeliyiz.
Unutmayalım ki, insan sevdiği alanda ilerlediği sürece, ilgi ve becerileri sayesinde karşına çıkacak engellerin üstesinden gelebilir. Baskı ya da zorlama ile seçilen yolda ise er ya da geç pişmanlık duygusu ağır basar ve bazen geri dönmek için çok geç kalınır. Bazen kişinin tek ihtiyacı olan şey, kolunda bir bilezik değil, yüreğindeki tutkudur.