Türkiye’de doğmak!

"Haktan hukuktan sürekli bahsedildiğini duyarsın ama başkasının hakkını yemek aslında ata sporuna dönmüştür. Sen de göz göre göre seyredersin."

Bahar FEYZAN Köşe Yazısı 0 yorum
30 Mart 2016 Çarşamba

Eğer buralardansan aşağıda yazdıklarımın çoğu seni ilgilendiriyor. Tüm bunlara rağmen hâlâ sağlıkla Türkiye’de yaşıyorsan cesaretin, takdiri hak ediyor. Seni tebrik ediyorum. Gerçek bir delisin! Bu yazıyı henüz okuyamayan diğer sen! Eğer daha doğmadıysan, bil ki geldiğinde, işte sana Türkiye’de başına gelebilecekler;

     --- Bir yılbaşı gecesi sen tüm hazırlıklarını yapmış, yeni yılı heyecanla beklerken, birden elektriklerin kesilir. Öyle kalır, yeni yıla karanlıklar içinde girersin. İyi yanından bakalım. Böyle bir tecrübe sayesinde Türkiye’de yaşadığımı altı yaşında idrak etmiş oldum. Tecrübe her zaman önemlidir. 

     --- Bir anda ortaya atılıp, saygı duymamaktan böbürlenen birileriyle sık sık karşılaşırsın. Şanslıysan dayak yemezsin ama erkeksen saygı bahane dayak garanti! Allah yarattı demeyen birileri, en iyi ihtimalle seni trafikte bulur.

  ---Yasaları hiçe sayan birileri karşına geçer, “nasıl da yaptım ama” der ve garip bir şekilde bu davranışını sana da bulaştırmak ister.

  ---Haktan hukuktan sürekli bahsedildiğini duyarsın ama başkasının hakkını yemek aslında ata sporuna dönmüştür. Sen de göz göre göre seyredersin.

  ---Etrafında sürekli şikâyet eden birileri olur. “Gideceğim abi buralardan!” diyenleri her köşe başında duyarsın. Aslında onlar en kalıcı köşe başı olanlardır. Ama öyle beslenirler işte anlamaya çalışma.

 --- Bizim erkeklerimiz çok duygusaldır. Ama geleneklerin altında ezildiklerinden sanki ömürlerini sert görünmeye adarlar. Keşke birileri, onlara güçlü olmanın, duyguları saklamak olmadığını fısıldamış olsaydı. “Erkek adam”lı... cümleler yedi bitirdi onları…

 ---Buralarda kadına değer verilmez. Dövmek ya da hor görmek sözde çok kötü bir eylemdir. Söyler dururlar. Ama kadınlar yine dayak yemeye, ezilmeye devam ederler.

  ---Farklı fikir sevilmez buralarda. “Böyleleri” diye bahsederler arkandan, dışlanırsın. “Kendini ne zannediyor” derler. En köklü gelenek, farklı olanı ezip fırsat vermemektir.

  ---Sözüyle özü bir olmayanların ülkesidir burası. İyi insanları çabuk tüketirler.

  ---İlk yalanı anne-babandan duyarsın. Dürüstlüğü, başkasına gösterilecek bir erdemmiş gibi anlatırlar sana. Kendine dürüst olmakla ilgilenen pek yoktur.

 Hani bir reklam vardı. “Hiç tanımadığınız bir erkek, size çiçek verirse nedeni bizim parfümdür” diyen… Şimdilerde hiç tanımadığınız bir erkek, size çiçek verirse arkanıza bakmadan kaçın! O masum çiçekler bile birazdan başınıza gelecek felaketlerin habercisidir.

  ---Sokakta el ele yürümeyen karı kocalara ve sevgililere bakarsın. Elleri sımsıkı akıllı telefonlarını kavrar. Telefon herkesin yeni aşkıdır.

  ---Sevgilinizin yahut eşinizin sokak ortasında dudağınızdan öpmesi konusuna hiç girmiyorum…

  ---Burada yasaklar adaletle değil, ayıplarla yarışır. Ve ne hikmetse ayıp, her defasında yasalara galip gelir. Aslında “yassak” bile tam olarak öyle değildir. Yani bize göre yasak demek… Haliyle baskılar, adaletten hep daha ağır çeker.

 ---Hiçbir şeyin ısrarla değişmediğini fark edersin. Değişen sadece nesiller olur. Hikâye hep aynı kalır. Aynı nakarat…

 ---Birbirlerinin kuyularını kazmayı seven o kadar insan görürsün ki, bunu iş edinenlerin çoğunluk olduğuna inanmakta zorlanırsın.

 ---Buralarda “kazan kazan” sözü, atasözü zannedilir. “Ben kazanmıyorsam hep beraber kaybederiz” diyenlerin ülkesidir.

  ---İşgal etmeye bayılırlar. Park yeri, yol şeritleri, kuyruklar, toplu taşımalar ve daha bir dolu yerde işgalcilere rastlarsın.

 ---En komiği, yolda görünmez olduğunu sandığın anlar gelir. Yürürken öyle üstüne üstüne gelir ve çarparlar ki, sen görünmezlik iksiri içtiğine yemin bile edersin.

   ---Saygı, anlayış konularına hiç girmiyorum. Biz ilk aşama olan sevgide takılı kaldık…

  ---Bombalar patladığında, ölü sayısına göre üzülüyoruz artık. Gurup gurup telef olmaya daha alışamadık. Alışmamız için epey uğraşıyorlar. Biz de direniyoruz.

 ---Az daha unutuyordum. Buralarda haklı olmak, mutlu olmaktan çok daha önemli... Mantıklı fikirler üzerinde ısrarcı olmazsan mutlu olursun.

 --- Buralarda birinin gözlerinin içine bakıp, onun hakkında gerçek bir şey söyleyenlerden kaçarlar. Ama üzerine alınma sakın. Onlar kendilerinden de kaçıyor.

 ---Sevmenin ve güvenmenin henüz bir seçim olduğu bilinmiyor. O yüzden sana kanım ısındı deyip, ertesi hafta uzaklaşırlarsa alınma. Onlar nerden eserse oradan yaşıyor… 

Bunları okuyan sen, neden hala buralarda yaşadığını sorgulayabilir, henüz doğmadıysan böyle bir yere mi gidiyorum diye panikleyebilirsin. Ama bunların hiçbiri hayatı kutlamana ve karanlığa bir mum yakmana engel değil. Bu dünya bir gün çok güzel bir yere dönüşecekse, yüzyıl öncesinden ilk adımlar, belki de seninle başlayacak...

 

3 Yorum