Şimdi eminim sadece başlığa bakıp, yazının devamını okumayanlar, “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” diyerek peşinen hüküm vereceklerdir. Evet, basında son günlerde çıkan olumlu haberlere rağmen bazı gerçekleri görmezden gelemeyiz. Türk Yahudileri geçtiğimiz son yedi yıl içinde tarihlerindeki en zor dönemlerden geçip, yaşanan her krizde bir kez daha kendilerini bu vatanın asli evlatları olduklarına toplumu inandırmak için çaba sarf etmiştir. Gün geçtikçe artan antisemitizm karşısında kimi gençler geleceklerini bu ülkede görmekte güçlük çekmekte, cemaat her yıl yaklaşık 250 üyesini dışarıya göç vermektedir. Öte yandan Türk Yahudileri yine aynı iktidar döneminde Edirne Sinagoglarını geri kazanmış, tıpkı Avrupa’da olduğu gibi komşuları ile Hanuka bayramının coşkusunu yaşayabilmiş, Holokost konusundaki bilinç ise ortak yapılan anma törenleri ile artmıştır. Ancak bütün bu gelişmelere rağmen çoğu cemaat bireyinin son yılların Türkiye’sine dair mutlu hatıraları bu münferit örneklerle sınırlıdır. Peki, bir düşünün Cumhurbaşkanımız Neve Şalom Sinagoguna gelirse ne değişir? Ülkenin neredeyse yarısının her koşulda desteğini alan bir liderin ağzından çıkacak her olumlu sözün, toplu çekilecek her fotoğrafın bizleri tanımadan sırf ön yargı ile hareket edenlere karşı, okyanusta damla misali yapılan tanıtım çalışmalarına oranla kaç katı yararı olur dersiniz?
Geçtiğimiz günlerde işim nedeni ile önce Fas sonra da Tunus’taydım. Daha evvelki ziyaretlerimde ülkemize gıpta ile bakan halkların şimdilerde Rusya krizi ve Suriye politikamız nedeni ile bizleri hatalı bulduklarını üzüntü ile gözlemledim. Salı günü öğleden sonra Milliyet gazetesinden muhabir dostumuzun telefonu ile Cumhurbaşkanımızın söz konusu düğün şahitliğinden haberim oldu. Keza, bu konuda arzu edilen değil, gerçekçi yorumlarımı paylaşmak isterim. Evet, Cumhurbaşkanımızın Neve Şalom’a gelmesi hepimiz için önemlidir. 2010 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Hatay gezisi esnasında gezdiği Antakya Sinagogunu saymazsak bu şahitlik gerçekleşirse ilk kez bir Cumhurbaşkanı aktif bir sinagogumuzu ziyaret edecektir. Son dönemde medyada yer alan haberlerden panik havası yaşayan, sinagog düğünlerini iptal edip, tüm kurumları ile birlikte alarma geçmiş bir cemaatin bireyleri devletin en üst seviyesinin ziyareti ile bir nebze de olsa güvende hissedeceklerdir. Yaşanan her olumsuzlukta ağızlarından “Yahudi” kelimesini düşürmeyen kimi medya ve ulaşılması neredeyse imkânsız bir kitle bu vesile ile Yahudi’den dost olabileceğini görecektir. Dualarında sayısız kez İsrael kelimesi yer alan Yahudilerin Türk Musikisi makamları ile etkileşen ezgileri topluma tanıtılabilecek, ortak yaşama kültürü pekiştirilebilecektir. Uluslararası basında sürekli gündeme gelen Türkiye’de antisemitizm tartışmaları yerini en yetkili ağızdan iletilecek mesajlara bırakıp, hem içerde hem dışarda çatlak seslere, ülkemize yönelik karalama kampanyalarına kesin bir cevap verilebilecektir. Bu vesile ile Türk Yahudilerinin üç kez saldırıya uğramasına rağmen kararlılıkla sahip çıktıkları Neve Şalom Sinagogu ve yeni mekânında 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi, geniş kitlelere tanıtılıp, ülkemizin imajına katkıda bulunabilecektir. Evet, bu madalyonun bir yüzüdür. Peki, sizce sokaktaki Türk Yahudi’si ne hissetmektedir? Son dönemde yaşanan bütün olumlu gelişmelere rağmen, toplumumuzun bir bölümü bu mesajlara temkinli yaklaşmaktadır. Nitekim cemaatin hatırı sayılı bir kesimi, özellikle de gençler, gerek son on yılda muhafazakâr tabanda artış gösteren antisemit eylemler, tahrif edilmiş Tevrat sözü, gerekse de İsrail’e gösterilen aşırı tepki nedeni ile her düğün töreninde ülkemizin selameti için adına dua okudukları devlet büyüklerine kırgındır. Bu öylesine bir kırgınlıktır ki, artık kimileri haklılıklarını anlatmaktan, hedef olmamak için kendilerini savunmaktan vazgeçmiştir. Bu yüzden gerçek bir kucaklaşma ancak bu kırgınlığın güçlü ifadelerle tamiri ile mümkün olabilir. Hem İslamiyet’te hem de Yahudilikte kendisine yer bulmuş, toplumu birlik içinde tutan kurallardan biri de bayramlar vesilesi ile dargın ve küs olanların birbirini ziyareti ve gönül almasıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızı bu sebeple bir nikâh ve düğün töreninden evvel cemaatimizin her yıl düzenlediği Neve Şalom Sinagogundaki ortak iftar sofralarımızın birinde görebilmek sırf o düğün sahibine değil hepimize tarihi bir an yaşatabilir. Dileğimiz, öngörülen ziyaretin iyileşme seviyesinde giden İsrail-Türkiye ilişkilerine fayda sağlamasından öte, Türk Yahudilerinin toplumun her kesimince kabul göreceği bir kardeşlik bağının kurulmasına vesile olmasıdır. Kalemlerinden zehir akıtanlardan tutun, ağızlarından “Yahudi” karşıtlığını düşürmeyen kimi fikir önderlerine kadar bizi “öteki” gören kesime dur diyebilecek çare Sayın Cumhurbaşkanının en kutsalımıza gelerek bizlere sahip çıktığını göstermesidir.