P eraşamızın adı Metsora bir hastalık ismidir. Onun yerine peraşamızı saflık anlamına gelen Tahara sözcüğü ile ifade ediyoruz.
“Badad yeşev mihuts lamahane moşavo – yalnız oturacaktır ikameti kampın dışında olacaktır” (Vayikra 13/46)
Tazria ve Tahara peraşaları bildiğimiz gibi manevi bir hastalık olan “tsaraat” ile ilgili kuralları işler. Tsaraat her ne kadar bu günkü “lepra” hastalığı ile benzerlik gösterse de geçen yıl yaptığımız deraşada söylediğimiz gibi mikrobik değil manevi kökeni olan bir hastalıktır. Bu hastalığın nedeni laşon ara olarak açıklanırken bu hastalığa yakalanan insan iyileşene kadar yukarıdaki pasukta belirtildiği gibi kampın dışında ikamet etmek zorundadır. Bu yalnızlık ona hem teşuva yapma dürtüsünü kazandıracak hem de başına gelenler hakkında düşünebilecek ortamı hazırlayacaktır. Bilinmelidir ki yalnız yaşamak, toplumun dışında kalmak da insana verilen önemli bir cezadır.
Rabi Arye Levin bir Cuma akşamı minha duasını yapmak için Kotel’e gelir. Oradan ayrılırken bir kadının son derece üzüntülü bir şekilde ağladığını fark eder ve derdini dinleyebilmek için yanına gider. Kadın oğlunun lepra hastalığı nedeni ile bir hastanede karantina altında bulunduğunu ve çok büyük bir yalnızlık içinde yaşadığını anlatır. Rabi Şabat sonrasında bu hastaneyi ziyaret etme kararı alır. Bu hastanede üçyüz yabancı yanında oniki Yahudi hasta bulunmaktadır. Rabi kadının oğlunu ziyaret etmişken diğer hastalara da uğrar ve ziyaret eder. Hastaların birçoğu yaklaşık dört senedir bir ziyaretçi ile karşılaşmadıklarını ve burada ölümü beklediklerini buradan kurtulmayı asla beklemediklerini gözyaşları ile ifade edince Rabi bu hastaneyi devamlı olarak Şabat öncesinde ziyaret etmeye karar verir.
Bir süre sonra Yahudi hastalar Rabi’den Kaşer yiyecek talebinde bulunurlar. Rabi eşi ile birlikte bunu temin eder ve bizzat eşi hastalara gerekli servisi yapar. Roş Aşana’da oğlu da bu mitsvaya katılır ve hastaların şofar dinlemelerini sağlar.
Rabi Levin bu yaptığını bir arkadaşı ile paylaşır. Arkadaşı bu duruma şaşırır. Neden oradaki hastaları ziyaret ettiğini anlayamadığını söyler. Neticede onların kendilerinin de ruhban sınıfı vardır ve bu ziyareti pekala onlar da yapabilir. Rabi bu soruyu şöyle yanıtlar: Doğrudur kendi ruhban sınıfları vardır. Orada benim annesinin isteği ile ziyaret etmeye başladığım bir Yahudi genç vardı. Daha sonra orada bulunan Yahudi hastalarla da ilgilenmeye başladım. Onları ziyaret etmişken diğer hastaları görmemezlikten gelip de atlamayı uygun bulmadım. İnsan sosyal bir varlıktır ve yalnız kalması onun için bir lanet gibidir. Onlar da yalnızlığın vermiş olduğu sıkıntı içinde yaşamaktadırlar. Onlar ile de birkaç söz etmek üzüntülerini hafifletmek için yararlı olacaktır.
Rabi Levin çağımızda yaşayan bir tsadiktir ve ona uygun bir şekilde davranmıştır.