İki aydır gece vakti ziyarete gelen bir konuğum var: Bir sivrisinek. Hayret bir şekilde, hangi odaya geçsem, kulağının dibinde bitiveriyor. Mutfak masasında kitap okurken, ‘vızz’, salonda televizyon seyrederken ‘vızz’, banyoda dişimi fırçalarken yine aynı durum ve en beteri başımı yastığa koyup tatlı bir uykunun eşiğindeyken de aynı ses, ‘vızzz’.
İnsan ilişkilerinde karşımdakilerle mesafeli olmayı yeğlerim. Ama hayvanlarla nasıl davranılacağı hakkında bir fikrim yok. Hele de sivrisineklere… Ne yerler, ne içerler? Bilsem çaresine bakacağım… Rahmetli Sanat Sayfası Editörümüz Mary Asayas, yaz aylarında mutfağını saran karıncalar için çok basit ama çok pratik bir yöntem geliştirmişti. Musluğun tam dibine birkaç damla reçel koymuştu. Böylece etraftaki tüm karıncalar reçelin etrafına üşüşür, etraf temizlenirdi. Mary’cik hiçbir canlıyı yok etmeye kıyamazdı.
Benim karıncanın ‘matsa’ sevmediği kesin. Zira ne kadar temizlesek de, mutfaktan salona giden yolda, matsa ve sekiz yumurtalı kek kırıntıları bulmak olası.
Önyargılı olmaktan hiç hoşlanmam, ama evimin her köşesini avucunun içi gibi bilen bu karıncanın ‘antisemit’ olduğuna karar verdim. Artık onu umursamıyorum, dolayısıyla sevinmesine izin vermiyorum. Yıllar önce Şalom’un kitap satış bölümünde çalıştığımda Hitler’in, ‘Kavgam’ kitabını da rafa koymuştum. Bazı insanların büyük tepkisiyle karşılaştım. ‘Böylesi bir kitabın bu kuruluşta ne işi var?’ denildi. Oysa benzer kitapları okuyup altındaki düşünceleri kavramanın çok önemli olduğuna inanıyorum.
*
Cuma akşamı yaptığımız Seder’in ardından, eşim her yıl olduğu gibi, ertesi sabah ibadete gitti. Dönüşünü beklemek, ona kapıyı açmak, her bayram bir ritüel gibidir. Sevinçle kucaklaşır, gelecek yıl da ailemizle birlikte olmak için temennide bulunuruz. Her yıl gittiği ibadethane bu kez dolu değildi. Hiç önemli değil. Hahambaşı Rav Haleva’nın konuşması dinleyenlere huzur vermiş. Eminim