Ne sadece bir futbolcuya, ne sadece bir teknik direktöre, ne sadece bir başkana, ne sadece taraftara, ne de sadece rakiplerin formsuzluğuna bağlanabilecek bir şampiyonluk Beşiktaş´ın elde ettiği... Üzerinde herkesin fikir birliğine vardığı, bileğinin hakkıyla kazanılmış ve kupayla taçlandırılmış siyah-beyaz ama çok renkli bir şampiyonluk hikâyesi. Okuyun, okutun...
Hikâyenin sonuç kısmı 2015-16 sezonuna ait ama öykünün giriş ve gelişme bölümleri daha öncesinden... Aslında öykü öyle tek bir kişinin elinden çıkmış da değil. Anahtarını teslim aldığı günden bu yana kulübe çok ciddi bir prestij kazandıran başkan Fikret Orman'dan, mevcut kadronun temelini atan Samet Aybaba'ya, üzerine tuğla koyan Slaven Bilic'e, ekibi cazibe merkezine dönüştüren Şenol Güneş'ten, üç sezon boyunca her hava şartında takımını şehir şehir, stat stat kovalayıp yalnız bırakmayan cefakâr taraftarına ait bir öykü bu... Beşiktaş'ın şampiyonluk hikâyesi.
Yeniden doğan Mario Gomez'den, oyuna girdiği her maçın şeklini şemailini değiştiren Cenk Tosun'a, girdiği buhrandan daha da güçlenerek çıkıp yeniden ayağa kalkan kaleci Tolga'dan, bireysel performansıyla sınıf atlayan Oğuzhan'a, en kritik anlarda frikik golleriyle takımını ayağa kaldıran Sosa'dan, taraftarın göz zevkini okşayan Quaresma'ya, 33 yaşında sahada basmadık yer, verilmedik isabetli pas bırakmayan Atiba'ya, disiplinse disiplin, devamlılıksa devamlılık diyen Andreas Beck'ten, takım oyuncusu olmayı başarabilen Olcay'a, deli dolu Gökhan'a, kaybedilen puanın arkasından yedek kulübesinde gözyaşlarına hakim olamayan Serdar Kurtuluş'tan, as takımı daha iyi olması için zorlayan yedek kadroya; herkesin imzası var bu öyküde... Belki de son yılların en kolektif yazılmış şampiyonluk hikâyesi, Beşiktaş'ın kaleme sarılıp kağıda döktüğü...
2,5 sezondur göçebe hayatı yaşayan takımın şampiyonluk öyküsü... Her hafta farklı zeminde oynamaya, farklı odada soyunmaya, farklı ısı derecelerinde top koşturmaya alışmış bir ekibin, nakış nakış ördüğü okumaya doymayacak hikâyesi... Her satırında emeğin, çok çalışmanın, çok tekrarlamanın, hatanın üzerine gitmenin, daha iyisini yapabilmek için gayret edenin anlatıldığı bir hikâye...
Ne sadece bir futbolcuya, ne sadece bir teknik direktöre, ne sadece bir başkana, ne sadece taraftara, ne de sadece rakiplerin formsuzluğuna bağlanabilecek bir şampiyonluk Beşiktaş'ın elde ettiği... Üzerinde herkesin fikir birliğine vardığı, bileğinin hakkıyla kazanılmış ve kupayla taçlandırılmış siyah-beyaz ama çok renkli bir şampiyonluk hikâyesi. Okuyun, okutun...