Satrançta, piyonların bile doğru hamlelerle vezirliğe terfi edebileceğini unutmamak gerek… Ve Vezir, satrançta hamle alanı en geniş taştır…
Güncelliğini yitirmiş olabilir, ancak Londra’nın belediye başkanlığı seçimi bana hâlâ üzerinde durulabilir bir konu gibi geliyor. Zira Sadiq Khan, antisemit söylemlerle gündemde olan İşçi Partisi’nin adayı olarak seçimde yer aldı. Diğer aday Muhafazakâr Partili Zac Goldsmith için başlarda çantada keklik gibi görünen seçim, Sadiq Khan’ın 57-43 gibi büyük bir farkla kazanması ile sonuçlandı. İster istemez Avrupa’nın en büyük metropolü ile ilgili ‘ayrımcılık seçim mi kazandırıyor’ şeklinde şüpheci bir yaklaşıma girdim. Ne de olsa İşçi Partisi son beş yılda anti-Siyonizm ile antisemitizmi eş tutan bir tutum içerisine girmişti. İngiltere’deki Yahudi seçmenden ‘Zio’lar diye bahsetmekte ve ilk defa Müslüman göçmen bir ailenin çocuğunu belediye başkan adayı göstermekteydi.
Yine de konuya yakından bakınca, şüphelerim dağıldı. Mantık beni ele geçirdi. Şöyle ki, seçim kazanmak için tabii ki nüfusun çoğunluğunun desteğine ihtiyaç vardır. Bu yüzden İşçi Partisi’nin oy toplamak için Khan’ı aday göstermesi çok doğaldı. Bu adaylığı kopardıktan sonra, Khan, İşçi Partisi’nin kuklası olmayacağını açıkça belli ederek, partinin genel seçimlerdeki başarısına katkıda bulunmayacağını davranışları ile ortaya koydu. “Kimsenin ‘patsy’si olmam” diye demeç verdi. Hatta İşçi Partisi Başkanı Corbyn’in kutlamalarda kendisi ile aynı podyumlarda görünmemesine bile dikkat etti. Onunla fikir ayrılığında olmaktan korkmayacağını ifade etti. Corbyn’in milli marş okumaktan imtina etmesinin başbakan olmaya layık olmadığını gösterdiğini açıkça söyledi. Ve ayrıca kendisini Hitler ve Yahudilerle ilgili aklınca espri yapan parti üyesi Livingstone’a karşı tavır almaya çağırdı.
Bütün bunlar iki şekilde açıklanabilir. Ya Khan İşçi Partisi’nin lideri Jeremy Corbyn ile iyi polis- kötü polis oynayarak genel seçimlere aslında destek oluyor ya da gerçekten ayrımcılığa prim vermeyen gerçek bir yönetici olmaya çalışıyor.
Ben ikincisine inanmak istiyorum. Belediye başkanlığı seçiminden İşçi Partisi’nin nasiplenmesini istemiyorum. Khan’ın yemin ettiği gibi bütün şehrin haklarını savunan adil ve vizyoner bir belediye başkanı olacağına inanıyorum. “Geçmişte İşçi Partisi’ne oy verenlerin bugün İşçi Partisi’ne oy vermiyor olmaları benim için bir üzüntü kaynağıdır” diyerek geçmişteki güzel erdemlerin yok edildiğine dikkat çekiyor.
Bütün bu anlattıklarımdan bir de genel sonuç çıkarmak istiyorum. Kendi ellerimizle makama oturttuğumuz ve nemalanmak istediğimiz kişiler, kukla olmayı reddedip makamın asıl gereklerine sadık kalmayı seçebilir. Örneğin sporda o kişi hakemdir. Gerektiğinde bizim taraf lehine karar verecek diye gerekli önlemleri almışızdır, ama sonuçta hakem makamın tam gerektirdiği gibi davranır. Siyasette bu bir vasıfsız kişiyi alıp eline karar yetkisi vermektir. Ama gelin görün ki o kuklalar bile gün gelir, vasıfları için oraya getirilmiş gerçek liderler gibi adil ve yürekli kararlar alabilir.
Satrançta, piyonların bile doğru hamlelerle vezirliğe terfi edebileceğini unutmamak gerek… Ve Vezir, satrançta hamle alanı en geniş taştır…